Kordon Vergi Dairesi’nin ‘eksik evrak gerekçesiyle’ İzmir’de uluslararası kara ve denizyolu taşımacılığında faaliyet gösteren 142 nakliyeciye ceza kesmesi sektörün gündemine bomba gibi düştü. 2005 yılına ilişkin beyannameleri yeniden incelemeye alan Kordon Vergi Dairesi, beyannamelerin 1 Ocak 2011’le birlikte zaman aşımına uğramaması için nakliyecilere süre dolmadan toplamda milyonlarca lirayı geçen ceza yağdırdı ve mükelleflere 29-30 Aralık günlerinde elden tebliğ etti. Sektör temsilcileri uluslararası taşımaların KDV Kanunu’nun 14. maddesi ile KDV’den muaf tutulduğunun altını çizerken, taşımanın uluslararası yapıldığını belgeleyen ekleri sunduklarını, buna karşılık kara ve deniz manifestolarının istendiğini kaydederek uygulamayı dayanaksız buluyor.
PwC Türkiye Vergi Hizmetleri Lideri Zeki Gündüz, konuya yönelik yaşanan gelişmeleri UTA Lojistik Dergisi’ne değerlendirdi ve sektörün merak ettiği soruları yanıtladı.
1. Ne oldu?
Uluslararası kara ve deniz nakliyecilerinin 2005 yılına ilişkin beyannamelerini yeniden incelemeye alan İzmir Vergi Dairesi, Takdir Komisyonu kararıyla 142 firmaya cezalı KDV tarhiyatı yaptı ve mükelleflere 29-30 Aralık günlerinde elden tebliğ etti.
2. Yasa ne diyor?
Uluslararası taşımalar KDV Kanunu'nun 14. Maddesi ile KDV'den muaf tutuluyor. KDV beyannameleri ile birlikte TIR karnesi ve hamule senedi gibi taşımanın uluslararası yapıldığını belgeleyen belgelere rağmen Vergi Dairesi, kara ve deniz manifestolarının da ibrazı gerektiğinden bahisle işlem yaptılar.
3. Diğer illerde cezalı işlem yapılmadı mı?
Uygulamanın şimdilik sadece İzmir'deki Vergi Dairesi ile sınırlı kaldığı diğer illerde henüz bir uygulama olmadığı, ancak olabileceği endişesi yaşanıyor.
4. Mali İdarenin işlemin dayanağını oluşturan görüşü nedir?
Maliye Bakanlığı, 19 Eylül 2006 tarihindeki B.07.1.GIB.0.57/5711-689-72175 Sayılı Özelge ile uluslararası taşımacılık yapan firmaların KDV muafiyetinden yararlanmaları için uymaları gereken prosedür konusuna açıklık getirdi. Bir vergi mükellefinin KDV iadesi almak için Kara Manifestosu'nun gerekliliği konusunda görüş istemesi üzerine hazırlanan özelge söyle:
"Kara manifestosu yerine kullanılan gümrük özet beyan formu ve sözlü beyan formunun KDV iadesine esas belge olarak kullanılmasının karışıklığa sebebiyet vereceğinden, uluslararası taşımalarda KDV iadesine esas tevsik edici belge olarak kullanılmasının uygun olmayacağı. TIR Karnesi ve Kara Manifestosu'nun bulunmaması halinde, KDV Kanunu'nun 14. maddesi kapsamındaki uluslararası taşımacılık faaliyetleri nedeniyle yüklenilen KDV'nin iadesinde tevsik edici belge olarak transit beyannamesinin kullanılması mümkün bulunmaktadır."
5. Mali İdarenin özet beyanın yeterli olduğu yönünde görüşü var mı?
Yine Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Grup Başkanı adına Ömer Ergenç imzasıyla Mayıs 2009 tarihinde vergi dairelerine 'Uluslararası Taşımacılık Faaliyetleri Nedeniyle Yüklenilen KDV'nin İadesinde Özet Beyan Formunun Yeterli Olduğu Hakkında" başlıklı gönderilen yazı ise şöyle:
"Uluslararası kara taşımacılığında, transit beyannamesi, TIR karnesi veya Form 302 belgesinin; uluslararası deniz veya hava taşımacılığında, transit beyannamesi veya orijinal manifestonun (onaylı örneğinin) ya da manifesto yerine kullanılan özet beyan formunun tevsik edici belge olarak geçerlidir.”
6. İlden ile değişen uygulama farklılığı söz konusu mu?
Değerli okurlar, görüleceği üzere bir ilde tüm taşımacılar Mali İdare’nin eski tarihli bir yazısında serdedilen görüş çerçevesinde cezalandırılmıştır. Oysa bu görüş daha sonra gümrük idaresi ile yapılan yazışmalar çerçevesinde değiştirilmiş ve uygulamaya bu şekilde yön verilmiş.
Bu iki yazıyı yan yana koyunca İzmir Vergi İdaresi’nin ikinci yazıdan haberdar olmadığı sonucunu çıkarıyoruz.
7. Vergi İdaresi ne yapmalı?
Vergi İdaresi’nin yapacağı şey çok basit aslında. Öncelikle süratle hatalı olarak yapılan işlemler düzeltilmeli ve sektör temsilcileri ile bir araya gelinerek konu yeniden gözden geçirilmeli ve sonucu genel bir düzenleme olarak ilan edilmelidir.
8. Cezalı işlem yapılan konu iç çelişki mi taşıyor?
Değerli okurlar, şayet mal gümrük kapısından geçmiş, ihracat veya ithalat yapılmışsa, taşımanın da kimin yaptığı, hangi araçla yapıldığını ortaya koyan çok sayıda belgede, çok sayıda iz bulunmaktadır. Bu belgelerin çoğunun nüshaları da devletin arşivinde bulunmakta, devlet görevlilerince onaylanmaktadır.
Dolayısıyla, tebliğlerde yer alan bazı ifadelerden hareketle, şekli sayılabilecek konuları ve talepleri her şeyin önüne geçirip, işlemi yok saymak, ihracatı veya ithalatı yok saymak, taşımanın hiç yapılmadığını iddia etmek, gümrük idaresi ile birlikte çok sayıda kişi ve kurumu töhmet altında bırakmak demektir. Bunu bir ile veya Türkiye’ye yayınca, mallar ışınlanarak gidip geliyor veya aslında gitmiyor denilmektedir. Ne yazık ki yapılan işlemin sonucu bu kadar traji komiktir.
9. Ne yapılmalıydı?
Değerli okurlar, tüm sektörü kapsayan, oldukça ağır mali külfet içeren böylesi bir uygulamanın iyice araştırılmadan, sektörle görüşmeden, ilgili idarelerle görüşmeden, Mali İdare içinde konuyu tezekkür ettirmeden ele almak, sonuca varmak yanlış olmuştur.
Mali İdare ile mükellefler “taraf” değildir. Konular “doğruyu arama” mantığı ile, “birlikte” ele alınıp, sonuçlandırılmalıdır.
10. Aftan yararlanılsın demek doğru mu?
Bu konuda nasıl olsa af yasası var, ondan yararlanılırsa rakamlar çok düşük olacak gibi bir yaklaşım hukuk devleti mantığı içinde kabul edilemez.
Kaynak: Uta