KOBİ diye adlandırdığımız işletmeler bütün Dünya'da yaygın olarak çalışmaktadır.
KOBİ'ler kıt kaynaklarla kurulmuş, genelde işletme sahibin emeği ile çalışmalarda yer aldığı, üst düzey kadroların aile bireyleri tarafından doldurulduğu, profesyonel yöneticilerin çalıştırılmadığı küçük ve orta büyülükteki işletmelerdir. KOBİ olarak tanımlanan işletmelerin büyüklükleri ülkeden ülkeye değişmektedir. Ülkemizdeki işletmelerin adet olarak % 95'i KOBİ tanımı içinde kalmaktadır. Başarılı KOBİ'ler zaman içinde büyümekte ve büyük işletmeler haline gelmektedir. Özellikle Anadolu'da birçok büyük ölçekli sanayi KOBİ tarzında bir yapılanma ile iş hayatına başlamıştır.
Lojistik sektörü de yatırımcılar tarafından küçük ölçekli başlanan ve hızla büyüyen sektörlerden birisidir. Öyle ki; bugünün büyük lojistikçileri bir nesil önce tek kamyon ile işe başlayan firmalardan meydana gelmektedir. Yaptıkları işte müşterisini memnun eden kurumlar yaşamalarına sabit sürdürülebilir bir tempoda devam edebilmektedir. Müşterilerinin beklentilerinin ötesinde hizmet sunabilen lojistik firmalar ise; yani nakliyeciler, depocular, antrepocular, dağıtıcılar hatta yazılım şirketleri, yaşamlarını gelişerek büyüyerek sürdürülebilmektedir. Lojistik sektöründe sayıları iki elin parmakları kadar olan bu tip şirketlerin ortak paydaları vardır.
1- Şirketlerin başlangıçları genellikle bir nesil önce bu sektöre küçük yatırımlarla başlayan önceki nesille gerçekleşmiştir.
2- Başlangıç Anadolu'dan başlayıp önce yerel olmuş sonra İstanbul'a geçilmiştir.
3- Kurucunun yönetim ve karar verme ağırlığı sürmektedir. İkinci nesiller iş başına geçmiştir ve yavaş yavaş belli fonksiyonları yönetmeye başlamışlardır.
4- Gelinler ve damatlar şirketin belli departmanlarında yer alırlar.
5- Başlangıç hizmetleri devam etmektedir yeni hizmetler yelpazeye eklenmektedir.
6- Hepsinin de geçmişteki kazançlarından elde edilmiş arazi yatırımları vardır.
7- İşin hacmini oluşturan uzun yıllardır birlikte çalışılan ve birlikte büyüyen içinde rahatça dolaştıkları firmaları vardır. Yakın ilişkiler kurulmuştur.
8- Henüz yazılım kullanımı ERP düzeyine ulaşmamıştır. Muhasebe ve basit operasyonel hizmetler için yazılım kullanımı söz konusudur. Yeni teknolojiler kullanılmamaktadır.
9- Bütçe ve planlama henüz gelişmemiş olup gündemde bir çalışma bulunmaktadır.
10- Güçlerini geçmiş tecrübelerinden ve mevcut yatırımlarından elde ederler.
Bu yapı ülkemizde her köşe başında rastladığımız geleneksel büyüme metodudur. Çalışıp iş yapmak, yaptığınız işi büyütmek ve daha büyük hacimlere taşınmak, araziye ve ekipmanlara yatırım yapmak temel amaçtır. Öğrenerek, yaşayarak büyüme dediğimiz metottur. Öğrenme hata yapılarak gerçekleşir.
Batıda rastladığımız ancak ülkemizde çok az görünen bir büyüme metodu ise şirket evlilikleridir. Batıda kurulan şirketler kurucuların soyadları ile kurulur ve daha sonra iki hatta üç şirket birleştiğinde bu soyadları arasına ve işareti ( & ) eklenerek anılmaya başlanır. Ülkemizde de soyadları üzerine kurulmuş çok sayıda lojistik şirketi vardır ancak iki soyadı yan yana gördüğümüz lojistik şirketi yoktur.
Şirketlerin birleşmesi birçok açıdan yarar sağlamaktadır;
1- Birleşme aynı sektörde dikey gelişmeyi yani ölçek büyütülmesini sağlar. Ekonomi yaratır vücudu ve zihni dinlendirir.
2- Birleşme ile aynı sektörde eksik bilgilerin tamamlanması sağlanırken, farklı sektörde yeni bilgi iş yaparak hızla transfer edilmiştir.
3- Ölçek büyümesi operasyonel verimliliğin ve planlamanın kolaylaşmasına yol açar.
4- Fazla ve gereksiz kadroların birleşme, tasfiye yolu ile yükünün kaldırılması söz konusudur.
5- Mekân ve tesis birleşmeleri ile verimlilik artar. Ekonomi sağlanır.
6- Kurumların imajları ve görünürlükleri artar. Yöneticiler daha görünür olurlar.
KOBİ tarzı iş yapan yani 10-20 TIR ile Asya, Avrupa ve Ortadoğu'ya taşımacılık yapan kuruluşlar, 2.000 -3.000 m² lik hacimlerde depolama yapanlar, Birkaç kamyonetle şehir içinde dağıtım yapan, iki kamyon işleten ve akrabaları ile maliyetin düşeceğini para kazanacaklarını savunan eski görüşlüler artık sahneden çekilmelidir. Artık 'küçük olsun benim olsun' yaklaşımından uzaklaşmak ve ölçek ekonomisinin avantajlarından yararlanmak zorundayız.
Devlet ve kurum destekleri de yeni kurulan işletmeleri değil; birleşme veya satın alma nedeniyle el değiştiren hatta aynı işi yapanlara teşvikle araç yerine şirket satın alan, ölçek büyüten ve verimliliği arttıran kuruluşları desteklemelidir. Projelerle, eğitimlerle, danışmanlıklarla destekleyecek kuruluşları.
Kaynak: istekobi.com