Küresel üretimin, bir başka ifadeyle küresel GSYH'nin yüzde 91'ini, küresel ticaretin ise yüzde 86'sını gerçekleştiren 40 ülke dikkate alınarak yapılan bir değerlendirme, Türkiye'nin yüzde 4.8 ile 2009'da en çok daralan onuncu, 2010'da ise yüzde 8.9 ile en hızlı büyüyen beşinci ülke olduğunu ortaya koydu.
TEPAV'da politika analisti Sarp Kalkan ve araştırmacı Ayşegül Dinççağ tarafından gerçekleştirilen çalışmaya göre, Türkiye geçen yıl Singapur, Tayvan, Çin ve Arjantin'den sonra en hızlı büyüyen beşinci ülke konumunda.
Büyümede beşinci sırayı alan Türkiye, ihracatın toparlanması açısından ise büyüme performansı kadar olumlu bir tablo sergileyemedi. Türkiye, toplam ihracatta halen kriz öncesi düzeyine ulaşamadı. TEPAV'a göre bunun temel nedeni, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere Türkiye'nin ana ihracat pazarlarının toparlanmasındaki sıkıntı.
Büyümenin kaynağı iç tüketim
GSYH, 2010 yılında kriz öncesinin yüzde 7.1 üstüne çıktı. Kriz öncesindeki üretimlerde tepe noktalarının ülkelere göre 2008'in birinci çeyreği ile üçüncü çeyreği arasında oluştuğu, bu yüzden de ortalama kriz öncesi üretim düzeyi olarak 2008 yılının ikinci çeyrek verisinin kullanıldığını bir dip not olarak belirtelim.
Türkiye, bu performansı ile 40 ülke arasında 9'uncu sırada yer aldı. Büyümedeki bu performans, ihracatta sergilenemedi. İhracatta kıyaslama da, krizden çıkışı gösteren 2010'un son çeyreği ve 2008'in ikinci çeyreği baz alınarak yapıldı. Buna göre, geçen yılın son çeyreğindeki ihracat, 2008'in ikinci çeyreğindeki düzeyin ancak yüzde 82.8'ine ulaşabildi. Türkiye, ihracat performansı açısından 40 ülke arasında 33'üncü sırada yer alabildi. İhracat performansı açısından bazı Avrupa ülkelerinin bile gerisinde kalındı.
TEPAV'ın değerlendirmesinde, "Krizden çıkış süreci, Türkiye açısından iç tüketime dayalı olarak gerçekleşmiştir. Bu, Türkiye ekonomisinin iç pazarının ne kadar önemli olduğunu ve adaptasyon yeteneğinin yüksekliğini bir kez daha kanıtlamaktadır" denildi.
Türkiye, hızla toparlananlar arasında
TEPAV, 40 ülkeyi; "krizde büyüyen ülkeler, hızlı toparlananlar, yavaş toparlananlar ve toparlanamayanlar" olmak üzere dört grupta topladı. Çin, Hindistan, Endonezya ve Polonya krizde büyüme başarı gösterebilen ülkeler. Türkiye ise hızlı toparlananlar grubunda yer alıyor.
Krizde büyüyen ülkeler: Çin, Hindistan, Endonezya ve Polonya.
Hızlı toparlananlar: Singapur, Arjantin, Peru, İsrail, Türkiye, Brezilya, Tayvan, Malezya, Kore, Hong Kong, Şili, Avustralya, Tayland, Güney Afrika ve Avusturya.
Yavaş toparlananlar: Kanada, İsveç, İsviçre, Meksika, ABD, Norveç, Belçika, Almanya, Fransa, Çek Cumhuriyeti ve Hollanda."
Toparlanamayanlar: Rusya, Japonya, Danimarka, İspanya, İngiltere, Finlandiya, İtalya, Venezuela, Macaristan ve Yunanistan.
Üretim var, ihracat yok!
Çalışmada, kriz sürecindeki üretim ve ihracat gelişmesi özetle şöyle değerlendirildi:
"Türkiye ekonomisi, kriz döneminde ciddi bir küçülme yaşamış, hatta toparlanamayanların da altında bir performans sergilemiştir. Ancak daha sonraki dönemde hızlı toparlanmayı başarmıştır. Üretim, 2010'un ikinci çeyreğinden itibaren kriz öncesi düzeyini geçerek oldukça olumlu bir tablo çizmiştir. Türkiye, yeni açıklanan 2010 dördüncü çeyrek büyümesiyle hızlı toparlanan ülkelerin ortalama üretim düzeyini yakalamıştır.
Aynı ülke grupları ihracat performanslarına göre incelendiğinde ise, gruplar arasında daha belirgin bir ayrışma görülmektedir. Krizde büyüyen ve hızlı toparlanan ülkeler, ihracatlarını da kriz öncesi düzeyine yükseltmeyi başarmışlardır. Ancak, diğer ülkeler halen kriz öncesi ihracat düzeyine erişememiştir.
Türkiye'nin buradaki durumu da ilginçtir. Türkiye'nin, büyüme performansına göre hızlı toparlanan ülkeler arasında yer almasına rağmen, ihracata bakıldığında toparlanamayan ülkelere benzer bir seyir izlediği gözlenmektedir. Türkiye'nin ihracatı halen kriz öncesi düzeyinin altında seyretmektedir.
Türkiye, üretim toparlanması açısından 40 ülke arasında 9'uncu konumdadır. İhracattaki toparlanma açısından ise 40 ülke arasında 33'üncü sırada yer alınması oldukça düşündürücüdür. Bu da cari açık ve diğer makroekonomik dengeler üzerinde ciddi bir baskı yaratmaktadır. Önümüzdeki dönemde Avrupa'da toparlanma gözlenmesi durumunda ihracatın da büyümeye olumlu etki yapması sağlanabilecektir. Ancak, hem Avrupa'da devam eden borç krizi, hem de diğer önemli ihracat pazarımız olan Ortadoğu ülkelerinde yaşanan siyasi belirsizlikler Türkiye açısından risk oluşturmaktadır."
Üretiyor, ama satamıyoruz!
TEPAV'ın çalışmasında da özellikle vurgulanan sıkıntı, aslında çok önemli. Türkiye, iç pazarının büyüklüğü ve canlılığı sayesinde üretiyor, yani milli hasılasını büyütüyor, ancak bu durum ihracata aynı ölçüde yansımıyor.
Milli hasılayı nasıl büyütüyoruz; ithalatla…
Bu şekilde gerçekleştirdiğimiz üretimi ne yapıyoruz; içeride tüketiyoruz, ihracat yansıma düşük kalıyor…
Bu ithalat daha ne kadar sürer; döviz ucuz olduğu sürece ilelebet…
Döviz hep böyle ucuz kalır mı; bizde bu faiz oldukça…
Türk sanayicisi, KOBİ'si bu duruma ne kadar dayanabilir; nefesi tükenene kadar…
Alaattin Aktaş / Dünya Gazetesi