Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Ekonomi / İş Dünyası / KOMŞULARLA TİCARETE ÇEKİLEN DUVARLAR

KOMŞULARLA TİCARETE ÇEKİLEN DUVARLAR

KOMŞULARLA TİCARETE ÇEKİLEN DUVARLAR27.04.2011

Birleşmiş Milletler kararı ile İran'la ticaretimize engeller konuldu. Batılı ülkelerin şirketleri kendileri BM ambargosunu aşarlarken, bize baskıları sürdürüyorlar. Bizim firmalarımız ise "söze dayalı", bankalar dışında Kapalıçarşı'daki güvenilir kuyumcuların transferiyle gönderdikleri malların parasını tahsil ettikleri bir sistem geliştirmiş durumdalar. Irak ticaretinde de 1 Mayıs tarihinden başlayarak TIR başına 400 dolarlık yük getiren İngiliz Şirketinin ücretli denetimi başlayacak. Komşularımızla ticaretimize duvarlar çekiliyor. Ama başarılı işadamlarımız bu engelleri aşmanın yollarını zor da olsa buluyor.

Avrupa ve Amerika'da ülkelerin komşularıyla ticaretleri toplam dış ticaretlerinin yüzde 60'ının üzerindedir. Türkiye 1990'lara kadar komşularla ticaretini geliştirememiştir. Bunda bir yandan komşu ülkelerden bir bölümünün farklı bir sistem içinde olan Sovyetler Birliği etkisindeki ülkeler olmasından, bir bölümüyle "çatışma" yaşamamızdan kaynaklanıyordu. Bu bizim komşularla ticaretimizin toplam dış ticaretimiz içinde sadece yüzde 4'ler seviyesinde kalması sonucunu getirmişti.
Sovyetler Birliğinin dağılması öncesi bu ülke ile başlatılan barter ticareti dış ticaretimizde ufak bir canlanma yarattı. Ancak, asıl gelişme 1990'ların başında Sovyetler Birliği'nin dağılması sonrası yaşandı. Rusya ve çevre ülkeleriyle ticaretimizde 1997'ye Rusya krizine kadar önemli bir gelişme oldu. Dışa yeni açılan Rusya, Bulgaristan, Romanya, Azerbaycan gibi ülkelerle ticaretimizde önemli gelişmeler oldu. Bunda resmi ticaret yanı sıra bavul ticareti de önemli rol oynadı. Batılıların uygun ortam bulmadıkları için risk almak istemedikleri bu dönemde riski göze alan işadamlarımız önemli ticari gelişmeler sağladılar. Ancak, Rusya krizi sonrası bu ülkenin petrol, doğalgaz gelirlerinde de önemli artış olunca üründe kalite arayışları ve gümrükte kontroller artınca, bu pazarda Batılılar da 2000'li yıllarda bize rakip oldu.
Türkiye geçen yüzyılın son çeyreğinde İran-Irak savaşı sürerken iki ülkeyle de ticaretini geliştirdi. Körfez savaşı öncesi Irak ticaretimiz önemli boyuta ulaşırken,  bu ülkeye ihracatımız hem resmi, hem kayıt dışı hızlı artış gösterdi. Ancak, savaş sonrası ambargo nedeniyle bıçak gibi kesildi. 2000'li yılların başında Kürşat Tüzmen bakanlığı döneminde önemli riski göğüsleyerek ambargoya rağmen , "Komşularla ticareti" geliştirme çalışmasını başlattı. Hem İran, hem Irak ambargolarına karşın komşularla ticaret Tüzmen'in girişimi sonrası hızla arttı. Irak dış ticareti son yıllarda eski seviyesine ulaşırken, komşularla ticaretimizin dış ticaretimiz içindeki payı yüzde 20'lerin üzerine çıktı.
Şimdi, İran ve Irak ile dış ticaretimizde iki önemli engel söz konusu. Bunlardan birisi İran ticaretine  Birleşmiş  Milletler kararıyla getirilen engeller. Diğeri Irak'a ihracatta 1 Mayıs'tan başlayarak getirilecek olan İngiliz denetimi. Bu şirketin yapacağı paralı denetimin TIR başına 400 dolarlık yeni ek maliyet getireceği hesaplanıyor.
Türkiye'nin Irak ticareti 2010 yılında yüzde 19,4'ü ithalat, yüzde 80.6'sı ihracat olmak üzere toplam 7 milyar 395 milyon dolar. Bu yeni gelişmenin, ihracatımıza getireceği engelin önemli artı verdiğimiz bu ülke ticaretini olumsuz etkileyeceği belirtiliyor.
Türkiye'nin 2010 yılı İran ticareti ise yüzde 28.3'ü ihracat, yüzde 71.7'si doğalgaz, petrol ağırlıklı ithalat olmak üzere 10 milyar 687 milyon dolar. Bu ülkede Birleşmiş Milletler ambargosu nedeniyle ihracatımız karşısında önemli engel söz konusu. Bazı Amerikan ve Avrupalı ülkelerin firmaları bu ülkeye ihracat yapmalarına karşın, bizim firmalarımızın önünde engeller koyup tehditlerde bulunuyorlar.  Geçen yıl ülkemize gelen Amerikan heyeti hem bankalarımızı, hem Merkez Bankamızı  ziyaret ederek, İran'la ticareti  engellemek için adeta tehditlerde bulundular. Bankaların İran ticaretinde aracılık etmeleri akreditif açmaları halinde yurt dışı varlıklarını dondurma, yöneticilerini tutuklama tehdidinde bulundular. Özel şirketlere de benzer tehditlerde bulundular.
Bu bizim iş adamlarımızın bu ülke ile ticarette yeni yollar aramalarına yol açtı. Firmalarımız İran'a sözleşmeli ve kayıtlı ürün satmayı terkedip, "güvene" dayalı yeni yöntemler geliştirdiler. İranlıların talep ettikleri ürünler onlara gönderilirken, tahsilat Kapalıçarşı'daki "güvenilir" kuyumcular aracılığıyla yapılmaya başlandı. Ülkelerimiz arasında bankacılık imkanlarının sınırlı olması nedeniyle bu ülke ile ticarette de "söze dayalı güvenle" yürütülen ticarette de Kapalıçarşı'daki "güvenilir" kuyumcular aracılığıyla tahsilat devrede.
Dünyada dış ticarette Dünya Ticaret Örgütü liberalleşme ve kolaylaştırmaları hayata geçirirken toplam dış ticaretimizde yüzde 10 civarında pay sahibi olabilecek iki komşumuz İran ve Irak'la ticaretimize çekilen duvarlar olumsuzluk yaratıyor.

Kaynak: Osman Arolat / Dünya Gazetesi