Kapıdan kapıya hizmetin iki türevi var: Intermodal taşıma ve kombine taşıma. Bir de bunları işlev bazında toparlayıp uluslar arası ölçekte hukuk kılıfı giydiren Multimodal taşıma!
Multimodal taşıma, B.M organı olan UNCTAD’ın 1980 yılında Cenevre’de oluşturduğu uluslararası bir sözleşme. Kapıdan – kapıya hizmetin uygulama ortamı ulusal ya da uluslar arası ölçekte olabilir. İntermodal taşıma, en yalın tanımla, “yükün değişik taşıma sistemleri kullanılarak belli iki yer arasında taşınmasıdır.” İntermodal taşıma demiryolunda, denizyolunda ve ‘hava kargo’ taşımacılığında uygulana gelmektedir. Bu hizmet türünde ana taşıma sistemleri denizyolu ve demiryoludur.
Kombine taşıması ise, hizmetin ilk ve/veya son kısa sevkiyat ayağının karayolu ile gerçekleştirildiği, uzun mesafeli ana ayağın / ayakların hizmette ekonomi sağlamak yani rasyonel taşıma yapmak – için demiryolu, iç suyolu veya denizyolu taşımalarından en az biriyle yapıldığı intermodal taşıma şeklidir. Bu tanım, Avrupa Ulaştırma Bakanları Konferansı (AUBK) (ECMT) tarafından kabul edilmiştir. Hizmetin entegrasyonunda (bütünleştirilmesinde) karayolu ayağı, çevreci zorlamalara bağlı olduğu kadar rasyonel hizmet için asgaride tutulmaktadır. Kombine taşıma 21. yy sürecinde AB’nin tümleşik taşıma formatı, intermodal taşıma seçeneğidir. Bu seçenek kıta Avrupası’nın coğrafyası ve kıtanın var olan ulaşım sistemleri (denizyolu, demiryolu, içsuyolu, karayolu) gözetilerek oluşturulmuştur. Taşıma sistemleri arasında entegrasyon kapıdan-kapıya hizmetin kesintisiz ve yolunca sürdürülmesi açısından önemlidir. Bunu gerçekleştirmede lojistik kanalları gereğince kullanmanın ve etkin organizasyonun payı büyüktür.
AB kombine taşıma anlayışını üye (belki de aday) ülkeler için 92/106 EEC Direktif (sonrasında da “Kombine Taşımaya İlişkin Konsolide Rezolüsyon No. 2002/2”) yasallaştırdı. Direktif kapsamındaki ayrıntılı tanım da:
“Kombine taşıma, üye devletlerin arasında kamyon, treyler, çekicili ya da çekicisiz semi treyler, çekerme ya da 20 kadem (feet) veya daha büyük konteynerlerin, taşıma bütününün ilk ya da son ayağında karayolunu, diğer ayağında kuş uçumu 100 km’yi aşacak şekilde demiryolu veya iç suyolu veya denizyolu sistemlerini kullandığı yük taşımasıdır. Taşımanın ilk ya da son karayolu ayağı: yükün yüklenme noktasıyla en yakın uygun demiryolu istasyonu ile yükün boşaltılma noktası arası veya; yükleme veya boşaltmanın yapılacağı iç su limanından veya deniz limanından kuş uçumu 150 km’yi aşmayan bir çap içinde olacaktır.” şeklindedir. AB, ulaştırma altyapısını 1990’lı yıllarla birlikte kombine taşıma tanımına göre düzenlemeye başlamış; hayli de yol almıştır. Kısayol Denizyolu Ağı(SSS) (aslında kabotaj; bunu dillendirmekten kaçındıkları için), TRACECA, TEN-T bu düzenlemeler arasında uygulamaya geçirilmiş olanlarıdır. AB karasuyu Türkiye dışında Batı Karadeniz kıyılarından başlayarak Batı Ege, Kuzey Akdeniz, Doğu Atlantik ve Baltık Denizi kıyılarını kapsamaktadır. Gerek intermodal, gerekse kombine taşıma, rasyonel hizmeti esas alır. Taşıma zinciri içinde ana taşıma denizyolu, iç suyolu, demiryolu gibi birim hizmet maliyeti düşük yani ekonomik taşıma sistemleriyle yapılır. Hizmeti bütünleyen ara taşıma(lar) da karayoluna ve havayoluna yer verilir.
AB Tüneline girmiş Türkiye için Anadolu coğrafyasında kombine taşıma yapılandırılmasına gidilmesi, 92/106 EEC Direktif ve tadili 2002/2 Rezolüsyonu bağlamında olmazsa olmaz olacaktır. Kaldı ki 21 yy taşıma anlayışı olarak kapıdan-kapıya hizmet anlayışı ülkelerde, ekonomik bloklarda, kıtalararası altyapılarda (TRECECA gibi) yaygınlaşırken “Avrasya köprüsü” Türkiye’nin bu gidişe sırtını dönmesi beklenemez; rasyonel hizmet anlayışı ile de bağdaşmaz.
Necmettin Akten/Perşembe Rotası