Yeşil lojistik ( Green Lojistik ) çok fazla duymaya başladığımız başlıklardan biri haline geldi. Yeşil lojistik içinde en önemli konulardan biri de; karbon salınımının azaltılması hedefleri. Birleşmiş milletlerden, Avrupa birliğine, Çevre Bakanlığımıza kadar bütün organizasyonlar her cins fosil esaslı yani kömür ve petrol türevi yakıtların yanmasından sonra ortaya çıkan karbon dioksit ve karbon monoksit gazlarının azaltılması konusunda çalışıyorlar. Kömür, buharlı trenlerin ortadan kalmasından sonra artık taşımacılıkta kullanılmıyor; ancak dizel yakıtla, her cins benzin hala taşımacılığımızın temel tüketim maddesi halinde. Gemilerimizi, TIR’larımızı, kamyonlarımızı, kamyonetlerimizi, trenlerimizin büyük kısmını dizel yakıtla, küçük ölçekli dağıtım araçlarımızı, motosikletlerimizi ve uçaklarımızı benzinle yürütüyoruz.
Aldığımız her kilometre yol havadaki oksijeni motorumuzda tüketiyor ve havaya, ülke sınırları olmayan bir atmosfere, karbon gazlarını yolluyoruz. Motor teknolojilerindeki gelişmeler ile, daha sağlıklı yanma sağlayan teknolojilerle, birim km başına karbon salınımımız azalsa bile taşıma kapasitesinin artması, lojistiğin gelişmesi ile kirlettiğimiz hava artarken, kullandığımız oksijen de azalıyor.
DHL, UPS, FedEX gibi şirketler karbon salınımı ile ilgili hedefler koymakta, projeler geliştirmekte. Bu tip projelerin büyük oranlarda çevre kuruluşlarının fonları ile de desteklendiğini görüyoruz. Henüz tüketici talebinin üreticiler, dolayısıyla lojistikçiler üzerinde baskı yaratmadığı bir ortamda yaşıyoruz; ancak çevre dernekleri, tüketici kuruluşları artık üreticilerden yeşil etiketli olacak, çevreyi kirletmeyecek şekilde taşındığı ispatlanan taşıma yönetimi ile taşınmış ürünler isteyeceklerdir. Büyük şirketlerin çalışmaları yeşil lojistik ağının kurulması ve sertifikasyonu ile; bunun önce pazar talebi, sonra pazar baskısı, daha sonra da kanuni zorunluluk hale gelmesini sağlamaya dönüktür. Bu baskılar durumunda orta büyüklükteki veya küçük taşıma şirketlerinin zarar göreceği, hazır olmamalarından dolayı büyük yatırım maliyetleri ile karşı karşıya kalacakları beklenmektedir.
Karbon salınımının azaltılmasının ilk yöntemi alınan km başına CO2 salınımını yani yakıt tüketimini azaltmaktadır. Günümüzde soğuk zincir adını verdiğimiz taşımada, hem aracımızı hareket ettirirken, hem de soğutma ekipmanları için yakıt harcamaktayız. Frigo araçlar dediğimiz, soğutucu monte edilmiş taşıma araçları normal araçlardan daha fazla yakıt harcamaktalar. Çok basit ve ucuz yöntemlerle soğuk zincir araçlarında, TIR’larda kamyonlarda hatta kamyonetlerde, reefer konteynerlerde yakıt tüketimini azaltabiliyoruz. Radyasyon önleyici, ısı izolasyonlu boyalarla boyanan soğutma kabinlerinde yakıt tüketiminin % 15-% 20 arasında azaldığı ölçülmekte. Yan duvarları giydirilmiş, resimli araçlarda bile araçların sadece tavanlarının özel izolasyon boyası ile boyanması, gelen güneş ışınlarını % 95 oranında geri yansıttığı için yakıt sarfiyatını % 15 oranında azalttığı görülmekte.
Yerli üretildiği için fiyatları ithal boyaların yarısından da aşağı düşen, NASA’nın uzay gemilerinde kullandığı teknoloji ile üretilen izolasyon boyalarını araçlarınızın sadece tavanlarına fırçanızla, boya tabancanızla uygulamanız bile yakıt sarfiyatınızı azaltacak, çevreye, karbon salınımına olan katkınızı gösterecek ve taşıdığınız ürünlerinizi koruyacaktır.
Elimize bir fırça ve bir boya kutusu almanın zamanı geldi artık. Maliyetlerimiz için, ülke ekonomimiz için, temiz havamız için, geleceğimiz için.
Atilla Yıldıztekin/Perşembe Rotası