Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Gündem / DOKA LOJİSTİK SEKTÖRÜNÜN SORUNLARINI İNCELEDİ

DOKA LOJİSTİK SEKTÖRÜNÜN SORUNLARINI İNCELEDİ

DOKA LOJİSTİK SEKTÖRÜNÜN SORUNLARINI İNCELEDİ30.06.2011
Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı (DOKA) Kalkınma Kurulu Başkanı Yrd. Doç. Dr. Hilmi Erdoğan Yayla, transit taşımacılık yapan bir TIR’la Türkiye’den İran’a giderek lojistik sektörünün sorunlarını yerinde gördü.
 
Türkiye ve İran arasındaki lojistik potansiyelleri ve sorunları tespit etmek amacıyla transit taşımacılık yapan bir TIR’la Trabzon’dan İran’a giden Yrd. Doç. Dr. Hilmi Erdoğan Yayla yol güzergahında, Gürbulak-Bazergan sınır kapılarında ve Tebriz’de incelemelerde bulundu. Yayla, Tebriz’de T.C Tebriz Başkonsolosluğu Ticaret Ateşeliği, Tebriz Ticaret Odası Yönetim Kurulu ve Türk-İran İş Konseyi Üyeleri’ni ziyaret etti.
 
Lojistik sektörünün sorun ve potansiyellerini yerinde tespit edebilmek amacıyla Trabzon’dan Tebriz’e transit taşımacılık yapan bir TIR’la İran’a gittiğini belirten Hilmi Erdoğan Yayla “Tarihte İpek Yolu’nun en hareketli ulaştırma koridoru olan Trabzon-Tebriz güzergahı, köklü bir nakliye kültürüne sahip iki ülkede lojistiğe ilginin artış göstermesiyle yeniden canlanmaya başladı. Bu güzergah, 80’li yıllarda İran’ın ithalat amaçlı olarak Doğu Karadeniz limanlarını kullanmasının ardından son yıllarda Türkiye ile İran arasında ortaya çıkan örnek işbirliği ve lojistik sektörünün öneminin hayli artması sayesinde yeniden ön plana çıkmaktadır” dedi.
 
Devlet, sivil toplum kuruluşlarının ve özel teşebbüs nezdinde son birkaç yıldır yapılan girişimlerin İran ve Türkiye arasındaki ticaretin yeniden canlanması konusunda olumlu sonuçlar verdiğini ifade eden Yayla “Doğu Karadeniz ve Doğu Azerbaycan Bölgeleri arasında tarihten gelen ciddi sosyo-ekonomik ilişkiler söz konusu. Son birkaç yıldır da iki devletin, STK’ların ve özel teşebbüsün girişimleri ile bölgeler arasında duyarlılığın daha fazla arttığını, iki ülkenin tüccar ve sanayicilerinin birlikte iş yapma konusunda çok hevesli hale geldiğini söylemek mümkün. Ortaya çıkan bu iş potansiyeli birçok sektörü olduğu gibi lojistik sektörünü de hareketlendirmektedir” diye konuştu.
 
“ALT YAPI EKSİKLİKLERİ VAR”
 
“Trabzon’dan Tebriz’e olan yolculuğumuz boyunca, bu güzergahta ulaştırma sektörünün daha fazla etkinleşmesinin önünde bulunan bir takım sorunları tespit etme fırsatı yakaladık” diyen Yayla, şunları söyledi:
 
“Kamuoyunda iyi bilindiği gibi, bu sorunların en başında yüksek akaryakıt fiyatları var. Yüksek akaryakıt maliyetleri ulaştırma sektörünü iş yapma konusunda zorlarken, kaçakçılık gibi istenmeyen faaliyetlere ve dolayısıyla vergi kaybı ve haksız rekabete varan sonuçlara neden oluyor. Diğer taraftan yol boyunca TIR ve kamyonların güvenli şekilde park edebilecekleri, kamyon ve TIR şoförlerinin kaliteli şekilde konaklayacakları tesislere ihtiyaç var. Yolculuğumuz esnasında bir tesiste durup yemek yemeyi dahi düşünmedik. Beslenme sorununu, TIR’ı bulduğumuz boş bir arsaya park edip kendi yemeğimizi kendimiz pişirerek çözdük. Gürbulak ve Bazargan gümrük geçişlerindeki bekleme süreleri, uzun TIR kuyrukları meydana getiriyor. Günlerce süren beklemeler sadece TIR’ların duraklamasına değil, malı gönderen ve alan tarafların iş kaybına da neden oluyor. Bu nedenle sınır kapılarındaki yığılmaları önleyecek ve gümrük işlemlerinde bürokrasiyi azaltacak önlemler alınmalı. Bu ve bunlar gibi sorunlar giderildiği takdirde iki bölge arasındaki iş yapma hevesi kısa zaman içinde gerçek anlamda ticarete dönüşebilecek.”
 
Hilmi Erdoğan Yayla, transit TIR sürücülerinin, devletlerin belirlediği yasalara ve özellikle sürdürülebilir kalkınma konusundaki politikalara duyarlı olduğunu gördüklerini ifade ederek “Örnek olarak çevreye son derece saygılılar. Araç içinde ve araç dışında ürettikleri çöpleri muhafaza edip, atmak için uygun çöp kutusu bekliyorlar. Ayrıca iki ülke arasındaki transit taşımacılığın etkinleştirilmesine dönük planlamaların yapılmasında, iki ülkenin sektöre ilişkin kanunlardaki kısıtlar ve uygulama hatalarının tespit edilmesinde sektörün en önemli paydaşı olan şoförlerin görüş ve önerileri de mutlaka alınmalıdır” şeklinde konuştu.
 
“DEMİRYOLU VE HAVAYOLU ŞART”
 
Doğu Karadeniz ve Doğu Azerbaycan arasında ticaretin gelişmesi için lojistik sektörünün vazgeçilmezi olan demiryolu altyapısının mutlak suretle hayata geçirilmesi gerektiğine dikkat çeken Yayla “Malların çok sayıda ve çeşitte olduğu günümüz ekonomisinde TIR taşımacılığı lojistiğin tek alternatif olamaz. Bu nedenle iki bölge arasındaki ulaştırma alt yapısı çeşitli ve yüksek kapasiteli tutulmalıdır. Diğer taraftan karşılıklı olarak artan turizm talebi de göz önünde bulundurularak Trabzon ve Tebriz arasında karşılık uçak seferleri de en kısa sürede başlamalıdır. Trabzon-Tebriz ulaştırma koridorundaki taşımacılık faaliyetleri, çok büyük oranda transit mallara dayanıyor. Yani Doğu Karadeniz ve Doğu Azerbaycan, başka bölgeden bir başka bölgeye giden malların geçiş güzergahı durumunda. Ayrıca Doğu Karadeniz’den Tebriz istikametine giden TIR’ların yüzde 90’u boş olarak dönüyor. Oysaki her iki bölgede malların başlangıç ve bitiş noktası olma potansiyeline sahip. Daha üretken bölgeler olursak, bölgelerin refah seviyesinde artış meydana geleceği gibi ulaştırma sektörünün de daha verimli şekilde çalışmasını sağlayabiliriz. Bir başka ifadeyle bölgelerin kalkınması için sadece kendi bünyelerinde meydana gelen olumlu gelişmeler yeterli değildir, paydaş olunan diğer bölgelerde de olumlu ekonomik gelişmelerin meydana gelmesi gereklidir. Bu nedenle ekonomik konularda karşılıklı bilgi ve tecrübe paylaşımı en üst seviyede tutulmalıdır” ifadelerini kullandı.
 
“TEBRİZ’DE BÜYÜK POTANSİYEL VAR”
 
 Tebriz’in ekonomik ve ticari önemine de dikkat çeken Yayla, izlenimlerini şu şekilde sıraladı:
“İran’ın ilk darphanesi ve ilk ticaret odası Tebriz’de kurulmuş. Dolayısı ile çok köklü bir ticaret kültürü var. Otomotiv, makine, kimya, şekerleme gibi sektörlerin yanında ayakkabı imalatı ve İran’a özgü halı ve gümüş işlemeciliği Tebriz’i ekonomik olarak ön plana çıkartıyor. Ayrıca içinde binlerce dükkanı ile İran’ın en hareketli çarşılarından bir tanesi de Tebriz’de. Tebriz’deki esnaf ve ticaret çeşitliliği bölgemizde faaliyet gösteren işletmeler için önemli bir iş potansiyeli taşıyor. Tebriz’de fındık, pestil, köme ve çay gibi Doğu Karadeniz Bölgesinin yöresel ürünleri için dinamik bir pazar var. Bunun yanında bölgemizde ihtiyaç duyulan hammadde ve mamuller için Tebriz’in kapısı çalınabilir. İki bölgenin karşılıklı iş potansiyellerinin harekete geçirilmesi için öncelikli olarak birbirlerini iyi tanıması gerekiyor. Ne yazık ki ne Doğu Karadeniz’de Doğu Azerbaycan’ı ne de Doğu Azerbaycan’da Doğu Karadeniz’i tanıtan bir hizmet birimi var. Karşılıklı olarak reklam ve tanıtma faaliyetlerini arttırmalıyız. Tanıtımın yanında, Türk ve İran STK’larının iki ülke arasındaki ticaret sorunlarının çözümü için yaptıkları ortak girişimleri işletmecilik boyutuna taşımalıyız. Ortak iş girişimleri ile iki bölgenin potansiyellerinin harekete geçirilmesi daha fazla mümkün olacaktır.”
 
Yayla, İran ile olan ilişkilerimizde sadece ekonomik kaygılarla, ulaştırmacıların tabiri ile sadece “depomuzu doldurmak” amacıyla hareket edilmemesi gerektiğine vurgu yaparak “Diliyle, kültürüyle, sosyolojisi ile birbirine bu kadar benzeyen iki ülkenin her konuda iş birliği geliştirmesi gereklidir. İki toplum arasında son yıllarda artan diyalog iyi değerlendirilmeli ve iki toplumun daha fazla kaynaşmasına öncelik verilmelidir” dedi.
 
Kaynak: Ambar