FIATA Türkiye Temsilcisi ve UTİKAD Başkan Yardımcısı Kosta Sandalcı, Türkiye’de hava taşımacılığının tüm taşıma modlarındaki oranının sadece yüzde 1 olduğunu kaydederek, ülkemizin bu alanda çözmesi gereken önemli sorunlar olduğunu söyledi.
Merkezi Viyana’da bulunan ve dünyada 132 ülkeden 1920 üyesi bulunan ve yaklaşık 35 bin forwarding firmasının üye olduğu FIATA’nın Türkiye Temsilcisi ve aynı zamanda UTİKAD (Uluslar arası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği) Başkan Yardımcısı Kosta Sandalcı, Türkiye’nin hava kargo taşımacılığında kat etmesi gereken önemli bir mesafe olduğunu kaydetti. Hava taşımacılığı konusunda düşüncelerini belirten Sandalcı, hava taşımacılığının pahada ağır ürünler için ideal olan bir taşıma yöntemi olduğunu söyledi. Sandalcı, “Türkiye’deki tüm dış ticaretimizin çok küçük bir kısmı, tonaj açısından ancak yaklaşık yüzde 1’e yakını, uçaklarla taşınabiliyor. Burada yüzde 1’lik bir kısım da demiryoluna ait. Geriye kalan yaklaşık yüzde 98’lik bölüm denizyolu ve karayoluna ait” ifadesini kullandı.
Freight Forwarder’ı lojistik hizmet üretmek diye tanımlamak lazım diyen Sandalcı, insanın her şeyi kendisinin yapmasının mümkün olmadığını, bu alanda iş yapan firmaların bir çok kalemi bir araya getirerek hizmet verdiklerinin altını çizdi. Sandalcı, “Bu firmalar, herkesten gerekli hizmetleri satın alarak ortaya bir çalışma çıkarıyor. Bu işin tanımı, Türk Ticaret Kanunu’nda ‘Taşıma İşleri Komisyoncusu’ olarak geçiyor. Komisyoncu lafı güzel bir laf değil aslında. Freight forwarder, müşterilerinin isteğine bağlı olarak en iyi çözümü sunmak durumundadır. Bu çözüme bağlı olarak da müşterisinin lojistik beklentilerini karşılamaktadır. Müşterisinin kamyonla göndereceği ürünü belki başka taşıma modlarıyla taşınmasına ikna etmiş olabilir. Freight forwarderlık veya lojistik hizmet üretmek, müşterisinin beklentisini en iyi, en doğru, en sağlam ve en ucuz şekilde karşılamayı gerektiren durumları içeriyor” şeklinde konuştu. Hava taşımacılığının Türkiye açısından bir merkez olmasının büyük bir önem taşıdığını ifade eden Sandalcı, “Ama şimdi kendi damarıma kendim basıyorum. Türkiye’de Atatürk Havaalanı her ne kadar yolcu açısından son derece modern ve Avrupa’nın en iyi havalimanlarından biri olmasına rağmen kargo için durum pek iç açıcı değil. Yenileme çalışmaları sonucunda da kargo daha da daraldı. 3 sene önce bir yangın oldu. O yangından sonra o bölüm kargo yerine yolcu için tahsis edildi. Kargo daha da küçüldü. Kargo bize yakışmayan bir düzeye geldi” diye anlattı.
Hava kargoda değerli ürünlerin geldiğini ve dışarıda bekletildiği vurgusunu yapan Sandalcı, bu ürünlerin yağmur ve güneşe maruz kaldığını, dolayısıyla bu pahalı malların hasar aldığının altını çizdi. Sandalcı, bunun da hava kargo taşımacılığına zarar verdiğini söyledi.
Gümrük sorunları yaşanıyor
Havalimanında fiziksel kısıtlamaların dışında maalesef gümrüksel kısıtlamaların yaşandığını kaydeden Sandalcı, bu sebeple maalesef hava taşımacılığının zarar gördüğünü ifade ederek, “Kara taşımacılığındaki sorunlar havada da yaşanıyor. Karada bugün transit taşımacılığı yok denecek kadar azdır. Çünkü çok zordur bugünkü gümrük mevzuatıyla bu işi yapmak. Mükellefin idareye, İdarenin de mükellefe güven duyması lazım. Güven oluştuğu takdirde bu işler çok daha güzel olur” şeklinde konuştu.
En önemli hadiselerden birinin freight forwarderlara gümrükleme yetkisinin tanınmaması olduğunu ifade eden Kosta Sandalcı, “Uluslararası firmalar bu işi yapıyor ama biz yapamıyoruz. Bize bir müşteri bir ürünü verip git teslim et dese biz yapamıyoruz. Çünkü yetkimiz yok. Ama bunlar şimdi konuştuğumuz konulardır. Düzelecek olan sorunlardır. Bu sektörde neredeyse 40 yılımı geçirdim. Nereden geldik, neredeyiz ve nereye gittiğimizi görebildiğim için bunları rahatlıkla söyleyebiliyorum. Ama geçmişe oranla çok çok iyi bir yerdeyiz. Bu şekilde devam ederse 2015’e kalmadan sorunların büyük bir bölümü bitmiş olacak” ifadesinde bulundu.
“Kargoların çoğu yolcu uçaklarıyla yapılıyor”
Hava taşımacılığında her şey kargo uçaklarıyla olmuyor diyen Sandalcı, bu alanda yolcu uçaklarının payının çok önemli olduğunu vurguladı. Bu yüzden hava kargosuyla yolcu uçaklarının aynı havalimanlarında uyum içinde çalışması gerektiğini belirten Sandalcı, “Bu yapımı planlanan Çorlu Havalimanı ile çözülecek bir sorun değildir. Sabiha Gökçen yeni yeni yoğunlaşmaya başlayan bir havalimanı. Yoğunlaştıkça Sabiha Gökçen Havalimanı’nda da bu fiziksel sorunlar yaşanacak” diye konuştu.
Kaynak: Kara&Deniz