Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Gündem / DÜMENİ LİDERLİĞE KIRAN TÜRK DENİZCİLİK SEKTÖRÜNDE HEDEF 2023TE 1. LİGE YÜKSELMEK

DÜMENİ LİDERLİĞE KIRAN TÜRK DENİZCİLİK SEKTÖRÜNDE HEDEF 2023TE 1. LİGE YÜKSELMEK

DÜMENİ LİDERLİĞE KIRAN TÜRK DENİZCİLİK SEKTÖRÜNDE HEDEF 2023TE 1. LİGE YÜKSELMEK29.07.2011

Dünyada taşınan yüklerin yaklaşık %0,5'ini elleçleyen Türk denizcilik sektörü, büyüme çıtasını yükseltiyor. Türk limanlarının konteynerde 32 milyon TEU, dökme yükte 500 milyon ton,sıvı dökme yükte 150 milyon ton, transit sıvı taşımacılıkta ise 200 milyon ton yük elleçleyebilecek kapasiteye ulaşacağını belirten Denizcilik Müsteşarı Hasan Naiboğlu, sektörün 2023 için hedefini ise denizcilik pastasından en fazla pay alan ilk 10 ülke arasına girmek olarak açıklıyor.

Doğu-Batı arasındaki 600 milyar dolarlık mal hareketinin geçiş noktasında yer alan Türkiye, 1 trilyon doların üzerindeki GSMH'si ile dünyanın 16. büyük ekonomisi konumunda bulunuyor. 8 bin 483 kilometrelik uzun kıyı şeridi, güçlü filosu ve 350 milyon nüfusun bulunduğu bir ekonomik pazarın ortasında yer alması ile lojistik ve taşımacılık yönünden büyük bir potansiyele sahip olan Türkiye, denizyolu taşımacılığında da iddiasını büyütüyor. ABD ile birlikte BRIC olarak da bilinen Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin eksenli küresel büyüme çerçevesinde denizyolu taşımacılığında hızlı bir artışın yaşandığını belirten Denizcilik Müsteşarı Hasan Naiboğlu, dünya deniz ticareti hacminin önümüzdeki yıllarda büyümeye devam edeceğini söylüyor. Yüksek ithalat rakamlarına ulaşan ve GSMH'si ile dünyada ABD'nin ardından ikinci sıraya yerleşen Çin'e yönelik ana hatların hacminin artarak devam edeceğinin altını çizen Naiboğlu, hammadde ithalatının yoğun olarak yapıldığı Rusya, Uzak Doğu, Güney Amerika'nın doğusu ve Kuzey Afrika'nın yüksek büyüme rakamları nedeniyle, çok yoğun yatırım çeken Türkiye, Brezilya, Rusya ve Hindistan gibi ülkelerin deniz ticaretinin canlanacağını kaydediyor. Dünyada taşınan yüklerin yaklaşık %0.5'inin Türkiye limanlarında elleçlendiğine dikkat çeken Naiboğlu, Türkiye'nin 2023 yılına kadar limanlardaki altyapı kapasitesini konteyner taşımacılığında 32 milyon TEU, genel ve kuru dökme yükte 500 milyon ton, sıvı dökme yükte 150 milyon ton, transit sıvı taşımacılıkta 200 milyon ton yük elleçleyebilecek düzeye çıkararak, dünya denizcilik pastasından en fazla pay alan ilk 10 ülke arasına girmeyi hedeflediğini vurguluyor.
Türkiye, dünya filosunu yöneten 30 ülkeden biri
Türkiye'nin global deniz ticaretindeki yeri ve denizyolu yük taşımacılığında ulaştığı konumdan söz eder misiniz?
Ülkemiz, Cebelitarık Boğazı ile Atlas Okyanusu'na, Süveyş Kanalı ile Arap Yarımadası ve Hint Okyanusu'na, Türk Boğazlarının Karadeniz-Akdeniz bağlantılarıyla Avrasya ve Uzakdoğu'ya uzanan bir ulaşım ağının odak noktasındadır. Avrupa, Orta Asya ve Ortadoğu arasında doğal bir köprü olma konumu ile taşımacılık yönünden büyük bir potansiyele sahiptir. Uluslararası deniz ticaret hacmi 2008 yılında 8,02 milyar tona ulaşmış, ancak yaşanan son ekonomik krizin etkisiyle %4,5'luk düşüşle 2010 yılı başı itibarıyla 7,94 milyar tona gerilemiştir. Son 30 yılda dünya ticaret hacminin yıllık ortalama %3,1 oranında arttığı ve dünya deniz ticaretinden elde edilen gelirin ise 400 milyar dolar olarak gerçekleştiği tahmin edilmektedir.
1 Ocak 2011 tarihi itibariyle 1.000 GRT ve üzeri gemilerin oluşturduğu 1.34 milyar DWT'luk dünya filosunun %86'sını 30 ülke kontrol etmektedir. Türkiye söz konusu 30 ülke arasında 19.660.000 DWT'luk filo kapasitesiyle 15. sırada yer almakta olup, dünya filosu içerisinde %1,7'lik paya sahiptir. 01 Ocak 2011 tarihi itibariyle, faal durumdaki ve Türk armatörlerin kontrolündeki 1000 GRT ve üzeri 1.219 parça geminin 7.797.000 DWT'u Türk bayraklı ve 11.863.000 DWT'u yabancı bayraklı olmak üzere filonun toplam kapasitesi 19.660.000 DWT'tur.
Küresel ekonomik kriz Türkiye ve dünya denizyolu taşımacılığı sektörüne nasıl yansıdı?
Denizyolu taşımacılığını etkileyen ana dinamik, dünya Gayri Safi Milli Hasılası (GSMH) ve arz talep dengesi çerçevesinde şekillenen dünya ticaret hacmidir. Yaklaşık 60 trilyon dolarlık dünya GSMH'nin %10'ununa karşılık gelen 6 trilyon dolarlık kısmının lojistik sektöründen, bu lojistik pazarın 3,6 trilyon dolarlık kısmının toplam taşımacılık hizmetlerinden, toplam taşımacılık payının yaklaşık 400 milyar dolarlık bölümünün ise deniz taşımacılığı sonucu elde edilen navlun gelirlerinden oluştuğu tahmin edilmektedir. Dünya GMSH'sinde gerçekleşen değişimlerin deniz ticaretini yüksek oranlarda etkilediği görülmektedir. Nitekim 2008 yılında başlayan ve etkileri tam olarak aşılamayan küresel finans krizi konteyner ve Ro-Ro gibi birim yüklere ilişkin denizyolu taşımacılığında %20 civarında azalmaya neden olmuştur. 2010 yılı sonu dünya dış ticaret ve taşımacılık verilerine bakıldığında tonaj olarak krizin etkisini giderek kaybettiği görülmektedir. Ancak navlunlar açısından düşük seviyeler hala devam etmektedir. Ayrıca 2. el gemi piyasası da oldukça durgun seyretmektedir. Türkiye'de ise bugüne kadar gemi alımına yönelik uzun vadeli post finansmandan ziyade, vade-teminat yapısı ve kontrol edilebilirliği daha uygun olan pre-finansman kredileri ağırlık kazanmaktadır. Gemi inşa kredileri bu konuda uzmanlaşmış yurtdışında yerleşik Avrupa bankalarınca sağlanmış, son dönemlerde yerli bankalarda artan şekilde bu sahada yerini almıştır. Türkiye'de bulunan bankalar, stratejik öneme sahip denizcilik sektörüne yönelik desteklerini sürdürmelidirler. Dalgalanmalar mutlaka olacaktır ve bunlardan dersler almamız gerekiyor. Akılcı planlamalarla krizi atlatacağımızı düşünüyorum ve sonrası içinde stratejilerin planlanması önem arz etmektedir.
Transit taşımacılık için 3 aktarma limanı kurulacak
Türkiye'nin denizyolu taşımacılığı alanında kısa, orta ve uzun vadeli hedefleri nelerdir?
Kısa vadede; 2013 yılına kadar Ro-Ro gemileri ile yapılan TIR taşımacılığında 370.000 adete, araba taşıyıcı gemilerle yapılan araç taşımacılığında ise 1.350.000 adete ulaşmak, Türk ticaret filosuna VLCC, LNG ve LPG gemileri temin edilmesi amacıyla ilgili kurumlar nezdinde çalışmalar yürütmek ve enerji taşımalarının daha fazla Türk gemileriyle yapılmasını sağlamak üzere çalışmalar yapmak hedeflenmektedir.
Orta vadede; Yüklerin karayolundan denizyoluna kaydırılması amacıyla, kısa mesafeli denizyolu taşımacılığı (short sea shipping) kapsamında Marco Polo gibi projeler ve çapraz finansman teşvik programları yürütmek, denizcilik sektörümüzün rekabet gücünü artırıcı teşvik programları yürütülmesini sağlamak, standart altı gemilerin karasularımızı kullanmasını ve uğrak yapmasını önleyecek teknik ve yasal düzenlemeler yapmak, filonun gençleştirilmesi planlanıyor. Deniz gümrüğü, limancılık ve transit işlemlerini basitleştirmek, yurtiçinde yük taşımacılığının karayolundan denizyoluna kaydırılması için finansman modelleri geliştirmek hedeflenmektedir.
Uzun vadede ise; yapılacak liman, tersane, gemi yan sanayi gibi deniz kıyı yapıları yatırımları, bütüncül planlara uyumlu olarak gerçekleştirilecektir. Liman ve deniz tesislerinin ulusal ulaşım ve Trans Avrupa ağlarına entegre edilmesi sağlanacaktır. Transit taşımacılıktan daha fazla pay almak için Akdeniz, Ege ve Karadeniz'de kurulacak aktarma limanları lojistik merkezleriyle bağlantılı hale getirilecek ve Trans Avrupa ağlarının üzerindeki deniz ulaştırma altyapısı geliştirilecektir. Marmara'da kuzey-güney, doğu-batı hatlarında, çok modlu taşımacılığa uygun hızlı yükleme boşaltma imkânlarına sahip Ro-Ro terminalleri inşa edilmesi teşvik edilecektir. Deniz taşımacılığında üçüncü şahıslara verilebilecek zararın karşılanmasını teminen Türk P&I (Koruma ve Tazmin) Kulübü kurulacaktır. Akdeniz, Ege ve Karadeniz'de en az birer adet ana aktarma limanı (hub-port) inşa edilecektir.

Marmaray geçiş projesi, Filyos, Çandarlı, Mersin liman projeleri, Kars-Tiflis-Bakü, Van Gölü geçişi, Ambarlı, Trabzon demiryolu projeleri ile Samsun-Ceyhan ve Nabucco enerji hatlarının faaliyete geçmesiyle Türkiye'nin lojistik açıdan çok daha etkin bir konumda olmasını ümit ediyor ve bunun için çalışıyoruz.

Özellikle liman ve tersane yatırımlarının gerçekleştirilmesine yönelik finansmanı sağlamaya
önem verilmelidir. Bu sıkıntılı dönem bir süre sonra atlatılacağı için ileriye dönük planlar
yapılması gerekiyor. Akılcı planlamalarla krizi atlatabiliriz.

TÜRKİYE DENİZ TİCARETİNİN 2002-2010 PERFORMANSI

• Kabotaj hattında taşınan araç sayısı %73 artışla 9.400.735 adede,
• Limanlarda elleçlenen yük miktarı, %83 artışla 348.689.941 tona,
• Kabotaj hattında elleçlenen yük miktarı %32 artışla 37.996.292 tona,
• Limanlarımızda elleçlenen konteyner miktarı %194 artışla 5.743.455 TEU'ya,
• Ro-Ro gemileri ile yurt dışı hatlarda taşınan araç sayısı %61 artışla 322.804 adede,
• Limanlarımıza gelen kruvaziyer yolcu gemisi sayısı %67 artışla 1.368 adede çıkarıldı.


DENİZYOLU TAŞIMACILIĞININ ÖNÜNDEKİ FIRSATLAR ve RİSKLER

• Dünya ticaretinin ağırlıklı olarak denizyoluyla yapılması,
• Türkiye'nin dış ticaretinin ve uluslararası ticaretin giderek artması,
• Türkiye'nin transit taşımacılık açısından çok önemli ulaşım koridorlarında yer
alması,
• Doğu Akdeniz Bölgesi'nde ana aktarma merkezi olabilecek İzmir ve Mersin gibi limanların bulunması,
• Ege ve Akdeniz kıyılarının yat ve kruvaziyer turizminde önemli bir potansiyel oluşturması,
• Uluslararası STCW 78 Sözleşmesi'ne uyum konusunda Türkiye'nin beyaz listede yer alması,
• AB'ye aday üye statüsü, AB'nin deniz güvenliğinin geliştirilmesi yönünde destek vermesi,
•Türk Boğazları'nda Gemi Trafik ve Yönetim Bilgi Sisteminin kurulmuş olması önemli fırsatlardır.
• İthalat/ihracat yüklerimizin %75'inin yabancı bayraklı gemiler tarafından taşınması,
• Dökme yük gemilerinin yaş ortalamasının yüksek ve birçoğunun standart altı olması,
• Bölgedeki ekonomik ve siyasi istikrarsızlık,
• Akdeniz Bölgesi'nde mevcut diğer modern konteyner limanlarının rekabeti,
• Limanların uluslararası standartlara uygun depo antrepo ve muhafaza alanları açısından yetersiz olması,
• Liman kullanıcılarının ve gemi işleten firmaların daha iyi hizmet veren ve daha az bürokratik işlemlere sahip bölge limanlarını tercih etmesi,
• Konteyner destek hizmetlerinin önem kazanması ile limanın bu gelişmelere ayak uyduramaması¸
• Kurumlar arasındaki koordinasyon eksikliği ve yetki karmaşası önemli dezavantajlardır.

Kaynak: Uta Lojistik