Gıda ürünlerinin üreticileri, servis sağlayan lojistik şirketleri veya tedarikçiler için “DAĞITIM MALİYETİ” nin bilinmesi, mevcut pazarın büyümesini sağlayacak yeni noktalarda satış stratejisini belirleyen en önemli unsurdur. Bu maliyet ; siparişin alınmasından , izlenebilirliğin sağlandığı ortamın yaratılmasına ait maliyetlerden başlayıp, depolama, sipariş toplama, nakliye, geri çağırma ,ürün bedelinin alınmasına kadar olan sürecin maliyetlerini kapsar.
ÜRETİCİ MALİYETLERİ
Üreticinin maliyetlerini içinde müşteri hizmet ve ürün istekleri doğrultusunda üretim ve paketleme maliyetleri oluşur. Bu maliyetler aslında bilinir ve üretici-müşteri ilişkisi içinde yönetilirse maliyetlere hakim olmakla mümkündür. Müşteriler; üreticide oluşan “depolama maliyeti” ni yönetebilmelidirler. Zira bu maliyet; ürün üzerine eklenmektedir. Rekabetin; ürün kalitesi, çeşitliliği, karlılık, pazar büyüklüğü gibi alanlarda yapılması üretim maliyetlerini ölçebilme ve yönetebilme yeteneğine bağlıdır.
Siparişlerin müşteriden alınması ve işlenmesi sürecinde bu işlemleri nasıl yaptığınıza bağlı olarak maliyetlendirilmeli, alternatifler mevcut maliyetlerle ölçülmelidir. Ürünlerin; üretici deposundan alınıp dağıtıcı, bayi veya lojistik şirketi deposuna taşınması önemli bir fırsat alanıdır. Burada arzu edilen kalite standardını sağlayan şirketlerden dış kaynak sağlanabilir. Soğuk zincir altyapısı; gıda ürünlerinin raf ömrüne göre planlanan “just in time” modeliyle planlanan lojistik süreçler maliyetleri azaltacak bir yöntemdir.
Lojistik şirket deposunun veya üreticinin dünya standartlarındaki deposunun yatırımdan gelen maliyeti AB ülkelerinde yatırım geri dönüş oranı 10 yıl esas alınarak palet başına 5-8 euro/ay olduğunu bilinmektedir. Bu maliyetin önemli bir kısmı deponun arazi değerinden gelmektedir. Bu nedenle depo yeri seçimi maliyetleri ciddi biçimde etkileyen bir husustur. Deponun kullandığı enerji en önemli işletme maliyeti olduğundan deponun modern ve çevreci sistemlerle donatılması, enerji kaybını önleyecek veya azaltacak sistemler kullanılması kaçınılmazdır. Soğutulan havanın kaybı; delik benzin deposundan kaybedilenden de pahalıdır. Bu nedenlerle soğuk hava deposunun dizayn ve inşası gerek operasyonların sürdürülebilirliğini sağlayacak gerekse işletme maliyetlerini düşüreceğinden iyi planlanmalıdır. Soğuk hava depolarında kullanılan enerjinin farklı bir statüde ücretlendirilerek bu alanın teşvik edilmesi maliyetleri düşüreceğiden sektörün önünü açabilecektir. Halen AB ülkelerinde bu durum mevcuttur. Bu süreçler iyi yönetildiğinde azalacak lojistik maliyet ürün maliyetini azaltacak, bu durum ise üretici veya satıcılara pazarlarını büyültme olanağı sağlayabilecektir.
Lojistik servis sağlayıcılarının özellikle soğuk zincir alanında maliyetler açısından dikkat etmesi gereken klasik “80/20” kuralı; küçük gönderilerin maliyetlerin büyük kısmını oluşturduğunu gerçeğidir. İş hacminin küçüklüğünü de buna eklerseniz maliyetler açısından pek çok kontrol noktası seçip ölçülmeli ve değerlendirilmelidir.
Soğuk zincire ürün sağlayan üreticiler için küçük siparişlerin yerine koyma maliyetinin kimi zaman çok yüksek ilave maliyet olacağı unutulmamalı, küçük sipariş veya gönderilerin maliyetinin soğuk zincir alanında en yüksek maliyetle yapılabildiği taraflarca bilinmelidir. Bu nedenle küçük veya extradan yapılan siparişler özel olarak ücretlendirilmelidir. Sipariş başına genel gider veya operasyon genel gideri bulup bu giderle sipariş arasında negatif sonuç varsa müşteriden extra ücret talep edilmelidir. Ancak sektör veya Pazar küçük olduğundan maliyetleri azaltabilmenin yolu işbirliklerinden, dış kaynak kullanımından geçer. Konsalidasyon; bu sektörde maliyetlerin azaltılması için anahtardır.
Depolarda bir palet soğuk zincir gıda ürününün bir ay boyunca saklanma maliyeti mutlaka bilinmelidir. Depolama maliyeti içindeki “yatırımdan gelen” maliyetler şirket vizyonuna göre yıllara bölünmelidir. Depolamada; yükleme- boşaltma işçilik maliyeti, sipariş toplama maliyeti, genel bakım giderlerine ait performans göstergeleri belirlenmeli ve genel giderler içindeki payı izlenmeli ve mukayese edilmelidir.
Dağıtım maliyetlerinde en önemli yeri tutan” nakliye” sürecinde, her bir ürün için birim başına(koli-kg) nakliye-dağıtım gideri hesaplamak bazen mümkün olmayabilir. Mevcut rutun maliyeti dağıtılan ürün miktarıyla ilişkilendirilerek bulunmalıdır. Bir rutun ilk dağıtım noktasındaki dağıtım maliyetini ürün başına bulmaya çalışmakla zaman kaybetmeyiniz. Aksi durumda son dağıtım noktasında oluşan maliyet o noktaya satış yapmama sonucunu çıkarabilir. Dağıtım maliyeti hesaplanırken ürünlerin bir sorun nedeniyle “ geri çağırılması”, hatalı sipariş nedeniyle eksik-fazla giden ürün, ürünlerin hasarlanması nedeniyle geri getirilmesi durumunda oluşacak maliyetler dağıtım için yapılan maliyetten çok yüksektir. Bu nedenle her durum için strateji belirlenmeli ve ayrı ayrı fiyatlandırılmalıdır. Kimi zaman ürünlerin yerinde “imha” edileceği düşünülebilir. Ancak bozuk bir gıda ürününün imhasıyla ilgili yasal yükümlülükler veya sosyal sorumluluğunuz buna izin vermeye bilir.
Ürünlerin beklenen satış hızında satılmaması nedeniyle oluşacak stok en tehlikeli olanıdır. Zira ürün son kullanma tarihi adeta “pimi çekilmiş bir el bombası” gibidir. Stok devir hızının çok yakından izlenmesi ve gerektiğinde satış-pazarlama teknikleri kullanılarak stok eritilmelidir.Bu maliyeti veya bu olayın sebep olduğu satış kaybının genel giderler üzerindeki etkisi ölçülebilmelidir. Zira genel giderler değişmediğinden maliyet artacaktır.
Taner ATLATIRLAR/Ambar