Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Gündem / TİCARET ARTINCA LİMANLARIN ÖNEMİ DE ARTTI

TİCARET ARTINCA LİMANLARIN ÖNEMİ DE ARTTI

TİCARET ARTINCA LİMANLARIN ÖNEMİ DE ARTTI03.08.2011

Her ne kadar İstanbul’dan gemiye binerek İzmir’e kadar bile gidemiyoruz. Karadeniz limanlarından Zonguldak’a, Trabzon’a gitmemiz hayal ama... Her ne kadar Karadeniz, Akdeniz, Ege kıyısındaki şehirlere gidecek malları kamyonlarla taşıtıyoruz ama... İthalat ve ihracat trafiği artınca limanlar kıymete bindi.

Çünkü, ithal ve ihraç mallarının yüzde 90’ı denizyolları ile taşınıyor ve limanlardan geçiyor. İthal mallarının gemiden indirilmesi, ihraç mallarının bindirilmesi için limana ihtiyaç var. 2010 yılında 113 milyar dolar ithalat, 185 milyar dolar ithalat yapıldı. Dış ticaret hacmi 298 milyar dolar oldu.

2023 yılı hedefi 500 milyar dolar ihracat, 650 milyar dolar ithalat. Dış ticaret hacmi 1 trilyon doların üzerine çıkıyor. Ve ithal edilen mallar da ihraç edilen mallar da deniz yoluyla taşınır ise, limanlar yetmeyecek.

Dünya’nın denizcilik eki Perşembe Postası’nda yazan Murat Erdoğan’dan öğrendiğime göre, şimdilerde 14’ü kamuya, 17’si mahalli idarelere, 145’i özel sektöre ait 176 liman var. Limanların yüzde 82’si özel sektörün. 1997’den bu yana 16 liman özelleştirildi.

Özelleştirmede limanlara yoğun ilgi var bunun nedeni, limanların iş hacimlerinin hızla büyümesi. 2010’da limanlardaki konteyner trafiği yüzde 29, dökme yük, kargo trafiği yüzde 44, araç yükleme-boşaltma işi yüzde 52 arttı.

Limanların işi hızla artıyor

2010 yılında limanlarda indirilen bindirilen (her biri en az 20 tonluk) konteynerlerin sayısı 5.8 milyon adet. Kuru yük hareketi 101 milyon ton. İndirilen-bindirilen araç 1.5 milyon adet. Limanlarımızın toplam yıllık indirme-bindirme kapasitesi şimdilerde 200 milyon ton. 4 yılda kapasitenin 400 milyon tona yükseltilmesi hedef alınmış.

Devlet Demiryolları’na ait iken özelleştirilen 16 limanın karşılığı hazinenin kasasına giren para 1.6 milyar dolar. Akkök, Çelebi, Türkerler, Limak ve Fiba gibi yerli yatırımcılar özelleştirilen limanları almak için birbiriyle yarışırken, devreye yabancı yatırımcılar da girdi. Murat Erdoğan’dan öğrendiğime göre, liman yatırımı için Türkiye’ye gelen ilk yabancı sermaye grubu Dubai Ports Autority oldu. Dubaililer 2005 yılında İzmit Körfezi’nde 800 bin adet konteyner kapasiteli bir liman kurmak için 105 milyon dolara arazi satın aldı. Singapur merkezli PSA Group 2007 yılında Afken ile Mersin Limanı ihalesine girdi. Mersin Limanı 1.7 milyon adet konteyner indirme-bindirme kapasitesine çıkarılmak üzere genişletiliyor.

Yabancılar geliyor

Dünyanın ikinci büyük konteyner işletmecisi Mediterranean Shipping Company (MSC), Tekirdağ’da Türkiye’nin en büyük konteyner limanı olacak yatırıma soyundu. İspanyol TCB Grubu Aliağa Nemrut Körfezi’nde yılda 1 milyon adet konteyner indirim-bindirim kapasitesi olan liman yapıyor. Çinli Hutchison, 2007’de İzmir Limanı için açılan ihaleye Global ve Limaş ortaklığı ile girdi. 49 yıllık işletme hakkı karşılığı 1.2 milyar dolarlık teklif verdi. Danıştay’ın ihaleye onay vermesi 29 ay zaman aldı. O sürede şartların değişmesi nedeniyle Çinliler limanı almaktan vazgeçti.

(Limanların yabancılardan Türklere geçmesinin, sonra özelleştirilmesinin ve tekrar yabancılara geçmesinin uzun hikâyesi var. Bunu merak edenler “Limancı Hamdi”nin hikâyesini okumalıdır.

[Milliyet 13 Ocak 2008] Ahmet Hamdi Başar [1897-1971] Cumhuriyet döneminde millileştirme hareketlerinin öncüsü, çok sayıda devlet işletmecisinin kurucusu olmuş bir “fikir ve eylem” adamıdır. “Limancı Hamdi” diye bilinir. 1924’de yerli sermaye ile “Bahr-i Muamelat” şirketini, bir yıl sonra “Mavna ve Salapuryacılar Tahmil ve Tahliye” şirketini kurmuştur. Daha sonra İş Bankası ile Sanayi ve Maadin Bankası’nın katılımıyla “İstanbul Liman İşleri İnhisarı” şirketini oluşturmuş, Çabaları sonucu limanları yabancı işletmecilerin elinden kurtardığı ve millileşmesini sağladığı için “Limancı Hamdi” diye anılmış, bu unvanı ömür boyu taşımıştır.)

Güngör Uras/Milliyet