Uluslararası Deniz Hukuku Enstitüsü’nde (IMLI) SafeMed bursuyla yüksek lisans yapan Dışişleri Bakanlığı hukuk danışmanı Makbule Koçak, SafeMed I ve II projelerinin, 2006’dan bu yana Türk görevlilerinin deniz alanında eğitimi konusunda finansman sağladığını belirtti.
Akdeniz İçin Bölgesel Deniz Kirliliği Acil Yanıt Merkezi (REMPEC) tarafından uygulamaya konulan SafeMed II Projesi, Akdeniz ülkelerinin bu eylemler konusunda daha fazla ilerleme kaydetmesine imkan veriyor. Proje, deniz trafik izleme sistemleri ve liman güvenliği gibi kapasite oluşturma faaliyetlerini içeriyor. SafeMed I ve II Projeleri Türk görevlilerinin deniz alanında sürekli olarak eğitimi konusunda finansman sağlayarak katkı sağlıyor.
SafeMed I ve II projelerinin, 2006’dan bu yana Türk görevlilerinin deniz alanında eğitimi konusunda finansman sağladığını kaydeden Koçak, ““Türkiye, IMO (Uluslararası Denizcilik Örgütü) tarafından denetlenmek için gönüllü oldu. Türkiye bu denetime hazırlanmak üzere SafeMed projesi üzerinden teknik yardım almak için anlaşmaya vardı. Ayrıca Türkiye gemilerden hava kirliliğini düzenleyen MARPOL Ek VI’yı da onaylamayı planlıyor.” diye konuştu.
Malta’daki Uluslararası Deniz Hukuku Enstitüsü’nde (IMLI) SafeMed bursuyla yüksek lisansını tamamlayan Makbule Koçak, halen Dışişleri Bakanlığı’nda hukuk danışmanı olarak görev yapıyor. SafeMed II Projesi, Türkiye’nin SafeMed II’deki rolünü, Dışişleri Bakanlığı’ndaki çalışmaları ve Uluslararası Deniz Hukuku 21. Yüksek Lisans Programı hakkında soruları yanıtlayan Koçak “Yüksek lisans programı, deniz hukukunu hem özel hukuk hem de kamusal hukuk yönlerini karşılaştırmalı bir yaklaşımla ele alıyordu. Program, özellikle gelişmekte olan ülkelerden avukatları deniz hukukunda uzman olacak şekilde yetiştirmeyi amaçlıyor” değerlendirmesinde bulundu.
Koçak’a göre SafeMade II Projesi, Akdeniz bölgesindeki farklı yönetimlere sorumluluklarını koordineli bir tarzda yerine getirmeleri, sahadaki kişilerin becerilerinin güçlendirilmesi konusunda gerekli destek ve eğitimi vererek yardımcı olan önemli bir araç. Akdeniz İçin Bölgesel Deniz Kirliliği Acil Yanıt Merkezi (REMPEC) tarafından uygulanmakta olan SafeMed II, ayrıca deniz trafik izleme sistemleri ve liman güvenliği gibi kapasite oluşturma faaliyetlerini kapsıyor.”
Türkiye-Yunanistan işbirliği
Tez çalışmasını Ege’de deniz çevresinin korunması için sınırlandırma anlaşmazlıklarının etkilerini analiz etmek ve olası çözümler üzerine yaptığını söyleyen Koçak, şunları söyledi: “Deniz çevresinin koruması ve Ege Denizi’nde çeşitli çevresel problemlerle ile ilgili IMO kurallarının uygulanmasında karşılaşılabilecek olası problemleri tartışarak, Yunanistan ve Türkiye arasında sınırlandırma konuları üzerinde kısa bir arka plan bilgisi verdikten sonra çalışmada sınırlandırma problemlerinin varlığının deniz çevresinin koruması ve muhafazası için gerekli olan önlemlerin uygulanmasını tehlikeye atmaması gerektiğini ileri sürüyor. Bu sadece Ege’nin her iki kıyı ülkesinin yakın işbirliği ile yapılabilir. Taslak projem de enkazların kaldırılması konusunda 2007 Nairobi Uluslararası Konvansiyonunun Türk ulusal mevzuatına dahil edilmesini amaçlıyordu.”
Çok sayıda hukukçuya ihtiyaç var
Dışişleri Bakanlığı’nda hukuk danışmanı olarak çalıştığını ve bakanlık adına toplantı ve müzakerelere katıldığını ifade eden Koçak “Uluslararası anlaşmaların hazırlanma ve onay sürecinden sorumluyuz. Deniz konularında önemli bir ülke olan Türkiye, uluslararası deniz hukukunda uzmanlaşmış daha fazla hukukçuya ihtiyaç duyuyor. AB müzakerelerini sürdüren bir ülke olarak, Türkiye deniz güvenliği, balıkçılık ve deniz taşımacılığı gibi alanlardaki mevzuatını AB müktesebatına uygun hale getirmeye çalışıyor. Bu süreçte uzman hukukçulara daha fazla ihtiyaç duyuluyor. IMLI’nin yüksek lisans programı, bana ülkemin deniz politikasının uygulama sürecinde daha iyi katkı sağlama konusunda imkanlar sağladı” yorumunda bulundu.
Kaynak: Perşembe Rotası