Geçen ayki yazımda belirttiğim gibi denizcilik söz konusu olduğunda temas edecek nokta çok fazla. Bugün için bunlardan belki de en önemlisi, denizyolu ile taşınan malların, taşıyanlar, taşıma işleri organizatörleri ve onlar adına hareket eden acentalar tarafından alıcılara teslimdeki sürecin nasıl işlediği konusunda piyasada oluşmuş tereddütlerin ortadan kaldırılması. Öncelikle bazı limanlarımızda yaşanan yanlış mal teslimlerinin de gösterdiği gibi, denizyoluyla ithal edilerek Türk limanlarına getirilen yüklerin nihai alıcılarına teslim edilmesi sürecinde oluşan tereddüdü ortaya koymak gerekiyor. Yaşanan yanlış teslim işlemi şu şekilde gerçekleşiyor: Bir ithalatçının malı, bir taşıyan, acentesi veya taşıma işleri organizatörü tarafından gemi aracılığıyla Türkiye'deki bir varış limanına getirtilip, taşıyan tarafından limanın geçici depolama yeri işletmecisine emaneten teslim edilir. Bu işletmeci özel liman işletmecisi olabileceği gibi, TCDD tarafından işletilen limanlarda bizzat TCDD işletmesi de olabilir veya özel antrepolar söz konusudur. Bundan sonra alıcı konumundaki firma, kati ithalat ve gümrük işlemlerini tamamladıktan sonra ilgili limanın geçici depolama yeri işletmecisinden ya da özel antrepo işletmecisinden orijinal konşimentonun ibrazı karşılığında malının teslimini ister. İlgili liman idaresi ya da antrepo işletmecisi de taşıyanın onayını almadan, malın gümrük işlemlerinin bittiğinden hareketle ve orijinal konşimentonun da ibraz edilmesiyle alıcının kimliğini tespit ederek malı teslim eder.
İşte tam da bu noktada, taşıyanın taşımadan doğan haklarını ve alacaklarını dikkate almayan, hatta onun bu haklarını kaybetmesine yol açacak şekilde, malın konşimentoda ismi yazılı alıcıya, konşimentoyu düzenlemiş olan taşıyanın, onun acentesinin veya taşıma işleri organizatörünün rızası olmadan teslimi nedeniyle ortaya çıkan hak kayıpları hukuki bir soruna dönüşür. Konşimentonun alıcı tarafından imzalı olarak taşıyana veya temsilcisine iadesi, esasen Türk Ticaret Kanunu'nun (TTK) düzenlediği bir kuraldır. 1956 tarihli TTK'nın 1107'nci maddesi ve 2011 tarihli 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu'nun 1236'ncı maddesi “Eşya ancak konşimento nüshasının, eşyanın teslim alındığına dair şerh düşülerek geri verilmesi karşılığında teslim edilir” hükmüne yer vererek bunu açıkça vurgulamaktadır. Yani alıcı, öncelikle konşimento nüshasını “malları teslim aldım” diyerek imzalayıp konşimentoyu düzenleyen taşıyana, taşıma işleri organizatörüne veya bunların acentelerine iade etmelidir. Bunu takiben, taşıyan da ilgili limanın geçici depolama yeri işletmecisine veya antrepo işletmecisine “Ben konşimentoyu iade aldım, dolayısıyla taşımadan doğan haklarımı ve alacaklarımı tahsil ettim, bu yüzden malı konşimentoda alıcı görünen kişi ya da temsilcisine artık teslim edebilirsin” anlamına gelen teslim talimatını vermelidir. Ancak bu işlemden sonra, geçici depolama yeri işletmecisi ya da antrepo işletmecisi, taşıyan veya temsilcisi tarafından kendisine emaneten teslim edilmiş olan bu malı alıcıya teslim edebilir. Teslim sürecinin bu kısmı, konunun uluslararası deniz ticareti hukukuna giren kısmıdır ki bütün dünyada uygulama bu çerçevede yürütülür ve dolayısıyla taşıyanın hakları gözetilmiş olur.
Gümrükleme süreci nasıl işliyor?
Denizyoluyla gelen malların alıcı tarafından teslim alınması sürecinin diğer ayağı ise gümrükleme sürecidir. 4458 sayılı Gümrük Kanunu, yönetmelik ve ilgili gümrük mevzuatının amacı, Türkiye gümrük sınırlarından içeri giren ve çıkan eşyanın belli bir rejime tabi tutulması, devletin vergilerinin tahakkuk ve tahsil edilmesi, ithal ve ihraç edilmesi tehlikeli ve zararlı eşyanın giriş çıkışına engel olunmasıdır. Dolayısıyla gümrük idareleri, ilgili mevzuat gereğince ithal gelen malların kontrolünü yapar, ithal iznini verir ve ilgili vergilerin tahsil edilmesini sağlar. Bu da hepinizin bildiği gibi gümrük giriş beyannamesinin açılması ve gerekli işlemler tamamlandıktan sonra kapanmasıyla gerçekleştirilir. Gümrük işlemleri tamamlandıktan sonra eğer taşıyan da malın teslim edilmesine onay vermişse artık alıcı malını teslim alabilecektir. Kısacası yurt dışından denizyoluyla ithal getirilen malların, alıcıya teslimi için gereken iki adım vardır. Birincisi malların ithal iznini alabilmesi için gümrük mevzuatı gereği gümrükleme işlemlerinin tamamlanmış olması; diğeri ise uluslararası deniz ticaret hukuku ve uygulamaları çerçevesinde, taşımadan doğan haklarının ve alacaklarının ödenmesini takiben taşıyanın malı emaneten teslim ettiği geçici depolama yeri veya antrepo işletmecisine malların alıcıya teslim edilmesini bildiren teslim talimatını vermesidir. Bu iki adımdan hangisi eksik kalırsa, bu eksik haliyle malı alıcıya teslim eden geçici depolama yeri veya antrepo işletmecisi malın haksız tesliminden dolayı hukuki sorumluluk altına girer. Bu yanlış anlamayı düzeltmek ve yanlış teslim uygulamalarının önüne geçmek üzere Denizcilik Müsteşarlığı Deniz Ticareti Genel Müdürlüğümüz 17 Mayıs 2011 tarihli “Denizyoluyla İthal Edilen Malların Teslimi” konulu yazısıyla duruma açıklık getirmiş ve ithal edilen malların alıcıya teslimlerinin nasıl yapılması gerektiğini açıkça belirtmiştir. Bu sayede ülkemizi uluslararası platformlarda da zor duruma düşürebilecek yanlış uygulamaların önüne geçilmiştir.
Aynı yöntemin denizyolu haricinde kara ve havayoluyla ithal edilen mallarda da izlenmesi ithalat sürecinin tümünde olabilecek yanlış teslimatların önüne geçecektir.
Turgut Erkeskin/Uta Lojistik