Yıllar önce Wallmart etkisi isminde bir kitap okumuş ve Amerika Birleşik Devletleri'nde onlarca fabrikanın Çin'in rekabet gücüne dayanamayıp, kapandığını ve yüzlerce beyaz yakalının işsiz kaldığını öğrenmiştim. Wallmart'ın satın alma yöneticileri şirkette krallar, kraliçeler gibi anlatılmışlardı. Malını satmaya gelen fabrikatör, son derece sade döşenmiş bir masa ve iki iskemleden oluşan odalarda satın almacıların fiyat kırma talepleri ve baskıları yüzünden toplantılarda kan ter içinde kalıyor ve her yıl, bir önceki yıla göre aynı ürünün fiyatını kırmak suretiyle iflas yolunda koşar adımlarla ilerliyordu. Şimdi ismini hatırlayamadığım bir çim biçme makinesi fabrikası ucuz Çin malı çim biçme makineleri karşısında sırf Wallmart'ın mağazalarına girebilsin diye fiyat kırıyor, fakat bir sonraki yıl kendisinden daha da fazla indirim talep edilince mal vermeyi reddediyordu. Wallmart'a girmek yerine müşteri hizmetleri alanında dev yatırımlar yapıyor, bayilik ağını güçlendiriyor ve fabrikasına teknoloji yatırımı yaparak verimliliğini arttırıyordu. Doğrusu o fabrika adına bayağı sevinmiştim. Akıllı tercih yapmıştı. Bir çok kişi de işsiz kalmaktan kurtulmuştu.
Fabrikasızlık trendi
Capital Dergisi'nin eylül sayısında şirketlerin, markaların artık Çin'de veya Uzakdoğu ülkelerinde ürettirmek yerine hem uzak olması hem de yol masrafı ve benzeri maliyet unsurlarından dolayı üretim için yakın üretim üssünü tercih ettiklerini, satışları ve müşteri tercihlerini çok sıkı takip ederek, en yakın fabrikada en hızlı ürettirmek yolunu seçtiklerini okuyoruz. Çin ve Uzakdoğu'yu da ihmal etmiyorlar, fakat artık hızlı tepki stratejisi ön plana çıkmış durumda. müşteri ne istiyor ve ne zaman, artık bu çok önemli. Tabii şirketlerin dikkat ettikleri diğer bir konu da insan ihlalleri olmayan ve çevreyle arkadaş teknolojilerle üretim yapan fabrikaları tercih etmeleri, zira tüketici, müşteri artık sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirliğe önem veriyor. Geçmişte birçok dev marka bu konudaki ihmalleri yüzünden medyada adeta yargılandı ve suçlandı. Markalar önemli tedbirler aldılar.
Tabii Çin de önlem olarak kendi markasını yaratma ve dünya pazarlarına yer kapma yarışına girmek zorunda kaldı. Üretim üslerini Afrika'ya kaydırıyorlar. Çin ve Uzakdoğu'daki ülkeler ucuz olma açısından cazip olmaya uzun bir süre daha devam edebilir, fakat internetteki gelişmeler artık tüketicinin, müşterinin bir ürüne çok hızlı, hatta anında ulaşmak istediğini gösteriyor. Dolayısıyla talebin yerine göre bir üretim üssü belirlemek çok daha akılcı.
Nurdan Tümbek Tekeoğlu