2011 İlerleme Raporu'nu açıklayan Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, Türkiye taşımacılık sektöründe hava, kara ve denizyolu taşımacılığında mevzuata uyum konusunda önemli adımlar atıldığına ancak demiryolunda aynı gelişmenin sağlanamadığına dikkat çekti. Güney Kıbrıs Rum Kesimi'ne uygulanan kısıtlamaları da hatırlatan AB, bu durumun "Taşımacılık Politikası" faslında büyük engel oluşturduğu uyarısında bulundu.
Avrupa Komisyonu'nun 2011 Yılı Avrupa Birliği İlerleme Raporu yayınlandı. Raporda, 11 Aralık 2006 tarihinde AB Genel İşler ve Dış İlişkiler Konseyi tarafından kabul edilen ve 14-15 Aralık 2006 tarihlerinde AB Zirvesi'nde onaylanan Türkiye'ye ilişkin kararlar kapsamındaki 8 fasıldan birini oluşturan "Taşımacılık Politikası" başlığı altında hava, kara, deniz ve demiryolu taşımacılık sektörlerine ilişkin önemli değerlendirmelere yer verildi. 2010 yılında olduğu gibi 2011'de de demiryolunun bugüne kadar ilerleme kaydedilmeyen tek taşımacılık sektörü olduğu vurgulanan raporda hava, deniz ve karayolu taşımacılık sektöründe ise AB mevzuatına uyumda önemli bir ilerleme sağlandığının altı çizildi. Bu alanlarda AB müktesebatında değişiklik yapılan yeni mevzuat paketlerine yönelik ilave uyumlaştırma çalışmalarının yapılması gerektiğine dikkat çekilen raporda, "Güney Kıbrıs Rum Kesimi'ne taşınan malların serbest dolaşımına yönelik kısıtlamalar yürürlükte kaldığı sürece, Türkiye taşımacılık faslında AB müktesebatını tam olarak uygulama konumunda olmayacaktır" denildi.
ADR karayolunda artıları yükseltti
Karayolu taşımacılığı sektöründe özellikle 22 Şubat 2010 tarihinde çıkarılan Tehlikeli Maddelerin Karayoluyla Uluslararası Taşınmasına İlişkin Avrupa Anlaşması'na (ADR) Türkiye'nin taraf olmasının önemli bir gelişme olduğuna vurgu yapılan raporda, ancak bu anlaşmanın uygulanması konusunda Kara Ulaştırması Genel Müdürlüğü'nün kurumsal ve teknik kapasitesinin sınırlı kaldığına dikkat çekildi. 2010 yılında ticari araçların ağırlık ve boyutlarını denetlemek için 26 tane ilave muayene istasyonun inşa edildiği belirtilen raporda, şu değerlendirmelere yer verildi: "Uluslararası karayolu taşımacılığı yapan araçlarda kullanılan takograf cihazları hakkında yönetmelik 21 Mayıs 2010 tarihinde yürürlüğe girmiş ve ilk kullanıcı kartı Eylül 2010'da verilmiştir. Bu yönetmelik, (AET) 3821/85 sayılı Konsey Tüzüğü ve Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Yapan Taşıtlarda Çalışan Personelin Çalışmaları Hakkında Avrupa Anlaşması (AETR) ile uyumludur. 2007 yılından sonra AB tarafından kabul edilen yeni mevzuat paketlerine uyum sağlanması için daha fazla çalışma gerekmektedir. Teknik kapasite ve insan kaynakları kapasitesi, mevzuat uyumu ile aynı düzeyde değildir."
Havayolu taşımacılığına tam not
Raporda en büyük övgüyü havayolu taşımacılık sektörü aldı. Bu alanda önemli bir ilerleme kaydedildiği vurgulanan raporda, havacılık alanındaki ilişkiler konusunda yeni bir hukuki dayanak teşkil edecek olan AB-Türkiye yatay havacılık anlaşmasında ise son aşamaya gelindiği bilgisi verildi. Türkiye'nin Tek Avrupa Hava Sahası Girişimi ile oluşacak havacılık oluşumuna entegre olmaya istekli olduğunu gösterdiği belirtilen raporda, uçaklarda sıvı taşınmasına ilişkin mevzuat kapsamının tüm uluslararası havalimanlarını içerecek şekilde genişletmesi ile Yerli ve Yabancı Hava Araçlarına Yapılan Emniyet Değerlendirmelerine Dair Yönetmeliği'ni (SHY-SAFA) çıkarılması önemli gelişmeler olarak gösterildi. Türkiye ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi arasında hava trafik kontrol merkezleri arasındaki iletişim eksikliğinin bu alanda sıkıntılara yol açtığı kaydedilen raporda, "Bu durum Lefkoşa uçuş bölgesinde hava emniyeti bakımından ciddi tehlike oluşturmaya devam etmektedir. Bu hususun ele alınması için taraflara ve Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü'ne (ICAO), Komisyon ve Eurocontrol tarafından teknik bir çözüm önerilmiştir. Taraflar arasında bugüne kadar anlaşmaya varılamamıştır" denildi.
Denizyolu taşımacılığı beyaz listede
Denizyolu taşımacılığında özellikle kurumsal kapasitenin güçlendirilmesi alanında ilerlemeler kaydedildiği belirtilen raporda, Denizcilik Müsteşarlığı tarafından hazırlanan stratejinin ve oluşturulan kısa vadeli eylem planının önemine dikkat çekildi. Raporda, "AB'nin 2009 yılındaki %2,2'lik ortalamasıyla kıyaslandığında, Türk gemilerinin alıkonulma oranı 2010 yılının ilk yarısında %5,6 olmuştur. Türkiye, Paris Mutabakat Zaptı'nın beyaz listesindedir. Deniz emniyeti konusundaki uyum iyi düzeydedir, ancak 11Mart 2009 tarihinde kabul edilen üçüncü AB Denizcilik Paketi Türkiye'nin halihazırda uyumlaştırdığı mevzuatın bir kısmına değişiklik getirmektedir" denildi.
Gümrüklerde basitleştirilmiş sistemlere ihtiyaç var
Gümrük Birliği'ne ilişkin de değerlendirmelere yer verilen raporda, Türkiye'nin bu alanda yüksek bir uyum seviyesine ulaştığı belirtildi. Bu uyuma karşın giriş noktalarında yer alan gümrüksüz satış mağazalarının AB müktesebatıyla uyumlu olmadığı aktarılan raporda şu tespitlere yer verildi: "Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın sorumluluğunda bulunan serbest bölgelere gözetim ve tarife kotalarına ilişkin mevzuatın uyumlaştırılması gerekmektedir. AB'de serbest dolaşımda olan ürünleri ithal edenlerin gümrükleme öncesinde menşe bilgisi sunmaya mecbur tutulması Gümrük Birliği ile uyumlu değildir. Fiziksel kontrollerin azaltılması ve yasal ticaretin kolaylaştırılması amacıyla, riske dayalı kontrollerin ve basitleştirilmiş usullerin geliştirilmesi yönünde daha fazla çaba gösterilmesi gerekmektedir. Gümrük Müsteşarlığı, fikri mülkiyet haklarının etkili biçimde uygulanmasına ve taklit mallarla mücadeleye yönelik taahhüdünün gereğini yerine getirmelidir." Malların serbest dolaşımı konusunda AB mevzuatına uyumun ileri düzeyde olmasına karşın ürünlerin piyasaya arzına ilişkin yeni mevzuat çerçevesinin Türk hukuk düzenine aktarılması gerektiğine vurgu yapılan raporda, "AB-Türkiye Gümrük Birliği hakkındaki 1/95 sayılı kararı tam olarak uygulaması, mevcudiyetini sürdüren ithalat ve ihracat lisansı uygulamalarını ve özellikle motorlu araçlar olmak üzere kullanılmış ürünlerin ithalatındaki kısıtlamaları kaldırması gerekmektedir" denildi.
Kaynak: Uta Lojistik