Sektörümüz açısından gene pek yoğun bir yılı geride bıraktığımız şu günlerde, 2011’in Türkiye’nin dış ticaretinde yaptığı atılımların lojistik sektörüne oldukça olumlu yansıdığını söyleyebiliriz.
Çevre ülkelerde yaşanan siyasi istikrarsızlıklar ve Avrupa bölgesinde yaşanan ekonomik sıkıntılar, belirli bölgelerde dış ticaretimizde azalmalar yaşanmasına neden olsa da, Türkiye bu süreçleri şimdilik az zararla atlatmayı başardı. Ekonomik bağımızın güçlü olduğu ülkelerde yaşanan sosyo-politik ve ekonomik gelişmeler, Türk lojistik sektörü açısından çok büyük riskler oluşturmadı.
Zira ülkemiz ekonomik hayatında, gerek ticari gerek sanayi kollarında ve Ar-Ge kurumlarında ciddi paradigma değişiklikleri sözkonusu. Türkiye artık hedef ve misyonlarında tepkisel yani reaktif değil, etkisel yani pro-aktif davranmak zorunda ve arzusunda. Lojistik sektörü de, tüm aktörleriyle, etkin yapılanma ve uygulamalarıyla mal ve hizmet hareketlerinin yansıtıcısı ve belirleyicisi durumunda.
Geçtiğimiz yılda, “Denizyolu”, “Kombine ve Demiryolu Taşımacılık”, “Havayolu Kargo” ve “Gümrük” konularında ülkemizin lojistik kapasitelerinde arttırımlara gidildiği gibi, “Eğitim, Tanıtım, Sosyal Sorumluluklar” alanlarında da ciddi hareketlenmeler oldu.
Taşıma işleri organizatörlerinin denizyolu yüklemelerinde özet beyan verme yetkisine sahip olmaları, demiryollarının serbestleşmesi yönünde atılımlar, çevre duyarlılığı çerçevesinde “Yeşil Ofis” açılımı, “Güney Rusya Lojistik Merkezi”, “Suriye Lojistik Merkezi” ve “Balkan Ülkeleri Lojistik Eylem Planı” gibi sınır ötesi projeler, TİM Lojistik Konseyi bünyesinde yürütülen “Türkiye Lojistik Master Planı” için Strateji Çalışması gibi çeşitli ve tümü birbirleriyle ilintili operasyonlar 2011’in en göze çarpan lojistik olguları arasındaydı.
Ülkemiz 2011’de “IATA Dünya Kargo Sempozyumu” na ev sahipliği yaptı, daha geçtiğimiz hafta da Uluslarası Münih Fuar Şirketi ile EKO Fuarcılık tarafından düzenlenen ve yıllık %85 ziyaretçi artışı ile dünyanın gözdesi “logitrans” lojistik fuarı İstanbul’da düzenlendi.
Gene, “10. Güneydoğu Avrupa Forwarderlar ve Lojistik Operatörleri Kongresi”ne ev sahipliği yapmış olmamız, lojistik sektörümüzün 2023 hedeflerinin daima uluslararası boyutlarda ele alınması gerekliğinin bir işaretiydi.
Dünyada mal hareketliliğinin hacmi yükselirken, malların varış noktalarına ulaştırılmasındaki hız gittikçe artıyor. Küresel ekonominin gelişmesi ile beraber yeni coğrafyalarda yeni ve değişik iş imkanları ortaya çıkıyor.
Lojistik hizmetlerin artmasına ve çeşitlenmesine yol açması, taşımacılık ve lojistik firmalarını hız ve kalite konusunda değişime zorlarken, aynı zamanda fırsatlar da yaratıyor.
Rekabetçi fiyat ve servisleri oluşturabilmemiz için şirketlerimizde organizasyonel ve operasyonel optimizasyonlara gitmemiz gerekiyor. Şurası bir gerçek ki artık lojistiği yurtiçi lojistik ve yurtdışı lojistik diye ayırmamız mümkün değil. Dünya çapında globalleşme arttıkça yurtiçi faaliyetler yurtdışı faaliyetlere entegre olmakta. Bu kapsamda sürdürülebilir bir büyüme için lojistik hizmetlerin tanımını bir bütün halinde ele almak kaçınılmaz.
Bu konuda UTİKAD gibi mesleki örgütlere çok önemli görevler düşüyor. Öncelikle bu değişim dinamiklerinin bilincinde olabilmemiz, ihtiyaçları tespit etmemiz ve buna göre sistemlerimizi yapılandırmamız büyük önem arz etmekte.
Turgut Erkeskin/UTA Lojistik