2012 yılının bu ilk yazısı ile herkese yeniden merhaba!Geçtiğimiz yıl bölgemiz öyle olaylara sahne oldu ki bunların izi ve etkisinin bu yıl da devam edeceği konusunda herkes hemfikirdir sanıyorum.
Ekonomik ve sosyal sıkıntılar Avrupa`yı esir almaya devam ediyor, uzmanlar daha da kötüsünü beklemekteler. Bir yanda borç krizinin sürdüğü Yunanistan, İtalya ve İspanya acı reçetelere zorlanıyorlar diğer yanda ise önemli ülkelerde beklenilen secimler hükümetleri acizleştirmekte. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının Avrupa`ya olan cömert kredisi de giderek tükeniyor.
Orta Asya`da, Rusya`nın `geri dönüş` çabaları sürerken ABD`nin (NATO) Afganistan`dan çıkışı uluslararası gündemi meşgul edecek gibi görünüyor. Öte yandan, ne yazık ki, Pakistan`da istikrarın henüz ufukta net olarak görünmediğini de not etmeliyiz.
Ortadoğu`daki siyasi türbülans ve sınır ötesi demokratikleşme festivali, zaman zaman zıtların yan yana geldiği pek çok tezatla daha uzun bir süre normale döneceğe benzemiyor.
Suriye uluslararası siyasi merceklerin altında kalmaya devam ederken Mısır, dalgalı sularda yolculuğunu sürdürüyor. Öte yandan ulusal ekonomiler, Körfez ülkelerinde nispeten daha derli toplu görünüyorlar. Türkiye de zaten bu bilinçle bir müddettir bu ülkelerdeki yatırımcıları Türkiye`ye davet etmekte.
Amerikan ekonomisinin AB`ye kıyasla daha istikrarlı bir yeni yıl geçirmesi sürpriz olmayacaktır. Dolayısıyla küresel ticaret ve ekonomik ilişkilerde her şeye rağmen umutlu olmak için sebepler mevcut görünüyor.
Ancak ABD dolarının güvenli liman görünümü ve Euro`nun kırılgan resmi, Dolar ve İsviçre Frangının güçlü bir yıla hazırlandığı izlenimini veriyor.
Türkiye`de ise kur hedefi olmayan Merkez Bankası’nın ortaya koyduğu biraz iddialı olan enflasyon hedefi, geçmiş yılları da hatırlayınca, sürpriz değil.
2012`de Türkiye ekonomisinin `yumuşak inişi`, siyasi iktidarın hedeflerinden bir tanesi olacak gibi görünüyor. En azından geçtiğimiz yılın son günlerinde bu manaya gelen mesajları Hükümet üyelerinin ağzından net olarak duyduk.
Dolayısıyla 2012 yılında bizleri tozpembe bir yılın beklediğini düşünmek fazla iyimserlik olacaktır.
Buna rağmen, bölgemiz ve hatta dünya ile kıyaslandığında Türkiye`nin kendisini pozitif yönde ayrıştırmak için imkanları bulunuyor. Elbette bunu başarmak için ekonomideki yapısal sorunlar ve cari açığı kontrol altına almaya katkı sağlayacak makroekonomik politikalara ihtiyaç bulunmakta.
Ancak mevcut siyasi ve ekonomik istikrar ortamı, derinleşip zenginleşen dış ticaret yapısı
ve geçerli uluslararası konjonktür, Türkiye`ye daha başarılı olmak için gerekli zemini vermekte.
2012 yılının tüm okuyucularımıza, ülkemize ve tabii ki ulaştırma ve lojistik sektörümüze başarılar ve iyilikler getirmesini temenni ediyorum.
Esen kalın!
Haydar Özkan/Taşıma Dünyası