Araştırmacılara göre, 800 yıl önce dünya ticaretinin ana güzergahı olan İpek Yolu, bugün Asya, Avrupa, Bağımsız Devletler Topluluğu ve Ortadoğu arasındaki ticaretin yaklaşık sadece % 1’ine ev sahipliği yapmaktadır.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’da taşımacılık ve karayolu taşımacılığının kolaylaştırılması öncelikli bir kıta meselesi olmuştur. Ulusal hükümetler bu dönemde gerek 1948 yılında kurulan IRU ile gerek onun üyesi olan ulusal dernekler ile yukarıdaki ortak amaca ulaşmak için birlikte çalışmış ve çok başarılı kamu-özel sektör ortaklıkları tesis edebilmişlerdir.
Gerek bu kolaylaştırma döneminin katkısıyla, gerek AB’de kaydedilmiş olan ekonomik entegrasyon sayesinde, bugün AB ülkelerinin kendi aralarında yaptıkları ticaret, toplam ticaretlerinin % 60’ından fazladır.
Ancak aynı oran Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ) bölgesinde yaklaşık % 17, Orta Asya’nın tamamını Türkiye, İran, Pakistan ve Afganistan ile beraber kapsayan Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) bölgesinde ise ancak % 6 civarındadır.
2008-2009 yıllarında IRU tarafından gerçekleştirilen Yeni Avrasya Kara Taşımacılığı Girişimi (NELTI) Projesi’ne göre Avrupa ve Asya arasında karayolu ile yapılan taşımalarda kamyonlar toplam sefer süresinin % 40’ında durmakta ve akaryakıt hariç toplam sefer maliyetlerinin % 38’i gayriresmi harcamalardan oluşmaktadır.
Dolayısıyla, özellikle EİT bölgesindeki ülkelerin kendi aralarındaki ticaretin artarak toplam ticaretleri içerisinde daha yüksek bir orana kavuşması için öncelikli olarak Avrupa’da 2. Dünya Savaşı’ndan sonra tanık olunan kollektif siyasi iradenin ve bölgesel kamu-özel sektör işbirliğini ortaya koyması gerekmektedir.
Şüphesiz ki bu başarılmadan ilgili bölgelerde, ticaretin ve başarılı bölgesel ekonomik işbirliğinin önündeki engeller yok olmayacaktır.
Öyle ise ilk hedef, bölge hükümetleri arasında karayolu taşımacılığı ve ticaretin önündeki engeller hakkında yüksek farkındalık yaratmak ve bunların elimine edilmesine yönelik güçlü bir ortak siyasi iradeyi tesis etmektir.
Ancak bunun özellikle EİT bölgesinde başarılabilmesi için mesela Türkiye gibi lider ülkelerin daha etkin bir rol ve sorumluluk üstlenmesine ihtiyaç vardır.
Bu çerçevede öncelikle Türkiye’nin Dışişleri Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı ve Gümrük ve Ticaret Bakanlığı arasında bölgede lider rol üstlenilmesi için ortak bir irade ve yoğunlaştırılmış eşgüdüm gerekmektedir.
Böyle bir süreçte IRU, başka bölgeler ve ülkelerde olduğu gibi-üstelik TOBB’un da güçlü desteği ile- Türkiye’ye gerekli özel sektör ve uzmanlık desteğini vermeye hazırdır.
Unutulmamalıdır ki, Modern İpek Yolu, uzun yıllardır bu uğurda pekçok çalışma yapan Kazakistan-Rusya-Beyaz Rusya üzerinde vücut bulmaktadır. Ancak Türkiye, sahip olduğu çok bölgeli perspektifler sayesinde önemli bir alternatifin de Türkiye üzerinden geçmesini başarabilir.
Zira Türkiye’den geçecek bir Modern İpek Yolu’nun radarında hem Çin ve Hindistan, hem Ortadoğu hem de Kuzey Afrika yer alabilecektir.
Dolayısıyla Türkiye’nin önce hükümet düzeyinde yukarıda tavsiye edilen ulusal kararlılığı ortaya koyması, sonra konuyu üst düzeyli devlet temsilcilerinin bölge ülkeleriyle yapacakları ikili temasların gündemine taşıması ve bilahare, IRU’nun da desteğiyle, başta KEİ, EİT, Körfez İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği olmak üzere ilgili olabilecek tüm bölgesel örgütlerde çok taraflı Modern İpek Yolu koridorlarının ortak bir vizyon ile geliştirilmesi için gerekli girişim ve çalışmaları başlatması, yürütmesi, desteklemesi gerekmektedir.
800 yıldır uyuyan tarihi İpek Yolu’ndan Modern İpek Yolu’na doğru sürmekte olan küresel yolculuğun Türkiye’yi de kapsamasını gönülden temenni ediyorum.
Esen kalın!
Haydar Özkan/ Taşıma Dünyası