Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Gündem / TÜRKİYE LOJİSTİK SEKTÖRÜ 2012 YILINDA YÜZDE 10 BÜYÜME BEKLİYOR

TÜRKİYE LOJİSTİK SEKTÖRÜ 2012 YILINDA YÜZDE 10 BÜYÜME BEKLİYOR

TÜRKİYE LOJİSTİK SEKTÖRÜ 2012 YILINDA YÜZDE 10 BÜYÜME BEKLİYOR   14.03.2012

Geçtiğimiz yıl, hem doğal afetlerin hem de ekonomik çalkantıların dünya gündemine oturduğu bir yıl oldu. 2011 yılının hemen başlarında Japonya’yı nükleer felaketin eşiğine kadar getiren deprem ve ardından yaşanan tsunami faciası, Tayland ve Filipinler’deki sel felaketi, ABD’deki kasırgalar, özellikle uluslararası elektronik ve otomotiv tedarik zincirlerini olumsuz etkiledi.

 
Doğal afetler dışında Batı ekonomilerinde yaşanan ciddi sarsıntılar 2011 yılının en önemli olaylarındandı. Ciddi ekonomik bunalım yaşanan Yunanistan, alarm veren İspanya, Portekiz ve İtalya gibi ülkeler tüm dünyanın tetikte beklemesine neden oldu. Her ne kadar Avrupa ülkelerinden kaynaklı bir krizin patlak vererek tüm dünyayı etkilemesi beklense de yine de Dünya Ticaret Örgütü, 2011 yılında dünya ticaretinde 2010 yılına göre yüzde 6’lık bir artış beklentisini dile getirdi.
 
Dünya çapındaki mal ve hizmet hareketlerinden doğrudan etkilenen küresel ulaştırma ve lojistik sektörü de artan uluslararası ticaret sayesinde yeni bir iyileşme sürecine girdi. 2011 yılı küresel lojistik sektörü için de bu anlamda olumlu başladı ancak 2011’in ilk yarısındaki yüksek petrol fiyatları, ‘Arap Baharı’ olarak adlandırılan siyasi gelişmelerle artarken; çoğu yükleyicinin mallarını taşıtmak için havayolundan daha az pahalı modlara, örneğin okyanus taşımalarına kaydığı görüldü. Ancak okyanus taşımacılığı bu aşırı talebi karşılayabilecek kapasiteye sahip olmadığından, fiyatlar yükseldi.
 
Eski adı UBAK olan, Uluslararası Ulaştırma Forumu (ITF) verilerine göre; yılın ikinci yarısına kadar, dünya çapında navlunlarda olumlu artışlar gözlendi; özellikle ilk yarıda havayolu ve denizyolu yük taşımalarında 2007 seviyelerini yakalayan artışlar kaydedildi. Ancak ikinci yarıda Asya’da talebin gerilemesi nedeniyle, uluslararası deniz ve havayolu yük taşımalarında da azalma olduğu görüldü. Özellikle AB’de karayolu ve demiryolu taşımaları 2007 ve 2008 seviyelerinin hala oldukça altında ve uluslararası taşımalar Asya’daki talep endeksli bir seyir izlediğinden, sektörün geleceği de belirsizliğini koruyor.
 
Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Birliği’nin (IRU) 58 ülkeyi GSYİH artışı, karayolu yük taşıma hacmi ve yeni araç tescilleri bakımından kıyaslayan Endeksine göre BRIC (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin) ülkeleri, 2008 yılından beri AB ülkeleri dahil OECD ülkelerinden daha iyi performans gösteriyor ve buna 2011 yılında da devam ettiler. Buna göre karayolu taşımacılığı sektörüne destek veren ve yatırım yapan BRIC Ülkeleri ekonomik büyümenin itici gücü olmayı sürdürürken, lojistik sektöründeki KOBİ’leri sürekli yeni mevzuat ve vergi yükleriyle kısıtlayan 27 AB ülkesi ve OECD bölgesinde ekonomik büyüme oranlarının düşük kalmaya devam edeceği öngörülüyor.
 
ABD ve Avrupa sıkıntılı durum içindeyken, ithal malların başlıca alıcıları olmaktan uzaklaştıkları için ticaret akımlarında, artan ekonomik güçleri bağlamında Rusya, Güney Amerika ve
Ortadoğu gibi yeni gelişen pazarlara doğru kayış belirginleşti. 
 
Küresel ekonomi hakkındaki süregelen endişelere rağmen, küresel taşımacılık ve lojistik sektöründeki satın alma ve birleşmeler yüksek seviyede seyrederken, yapılan anlaşma sayısı 2010’un aynı dönemine göre üçüncü çeyrekte yüzde 5 civarında artış kaydetti.
 

Türkiye’de toplam araç filosu 53 bin
Dünyada bu gelişmeler yaşanırken Türkiye’de de lojistik sektöründe dünya ticaretindeki artış paralelinde olumlu gelişmeler yaşandı. Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) tarafından açıklanan veriler ışığında Türkiye ulaştırma ve lojistik sektöründe hem kapasite hem de yük hacminde artış olduğu görülüyor. Ancak atlanmaması gereken önemli bir nokta ise iş hacmindeki artışa rağmen sektördeki ciro artışının beklenen seviyede gerçekleşememesi. Ulaştırma ve lojistik sektöründe iş hacmindeki artışa rağmen 2011 yılı cirosu yüzde2’lik bir artış gösterdi. Artan rekabet ve daralan kar marjlarının yüzde 2’lik artışta etkili olduğu söylenebilir. 
 
 
Sektör geneline bakıldığında göze çarpan diğer bir gelişme ise karayolu taşıma filosunda yaşanan artış oldu. Ulaştırma Bakanlığı’ndan alınan verilere göre 2011 yılında uluslararası karayolu eşya taşımacılığı yapmak üzere C2 (Uluslararası ve Yurtiçi Ticari Eşya Taşımacılığı) yetki belgesi alan firma sayısında önceki yıla göre yüzde 6’lık bir artış gözlenirken, bu firmaların sahip olduğu çekici sayısında ise yüzde 11’lik bir artış yaşandığı görüldü.
 
Ocak 2012 itibarıyla uluslararası karayolu eşya taşımacılığı sektöründe C2 Yetki Belgesi kapsamında faaliyet gösteren firma sayısı bin 673’e, bu firmaların belgeye kayıtlı çekicilerinin sayısı 52 bine ulaştı. Bu rakama, kendi iştigali ile ilgili uluslararası ve yurtiçi eşya taşımacılığı ve ev/büro eşyası taşıması gerçekleştiren C1 ve C3 belgeli firmalar da eklendiğinde firma sayısı 2 bine, toplam çekici sayısı ise 53 bine yaklaşıyor. Taşıma işleri organizatörleri, acenteler ve komisyoncular gibi sektörde faaliyet gösteren ancak kendilerini ait filo zorunluluğu olmayan yetki belgeli firmalar da dahil edildiğinde firma sayısı 3 bin 300’ü buldu. 
 
 
İhraç taşımaları yüzde 5,2 oranında arttı
 
Türkiye’nin ihracat ve taşıma rakamları değerlendirildiğinde de artışlar göze çarpıyor. 2010 yılında 113 milyon 930 bin dolar ihracat rakamına ulaşan Türkiye’de 2011 yılında bu rakam yüzde 18,5 oranında artarak, 134 milyon 954 bin dolara yükseldi. İhracattaki artışa paralel olarak ihraç taşımalarında da bir önceki yıla oranla yüzde 5,2’lik artış yaşandı. 2010 yılında 1 milyon 132 bin 808 ihraç seferi yapılmışken 2011 yılında bu rakam 1 milyon 191 bin 879’a çıktı.  
 
Uluslararası taşıma rakamlarına bakıldığında 23 sınır kapısından gerçekleştirilen karayolu ve RO-RO taşımalarında toplamda yüzde 8’lik bir artış gerçekleşirken; ihracat ayağında yerli ve yabancı araçlarla Türkiye’den 75 ülkeye gerçekleşen taşıma rakamları 1.5 milyon sefere, ithalatta ise 500 bin sefere ulaştı. 2011 yılı, global ekonomik krizin henüz yeni yeni yaralarının sarıldığı 2010 yılı ile karşılaştırıldığında Türk plakalı taşıtların tüm kapılardan gerçekleştirdiği ihraç taşıma sayısında yüzde 5,2 artış, Batı kapılarından yapılan ihraç taşıma sayısında ise yüzde 4 artış yaşandı.
 
2007 yılından bu yana Irak’a yönelik ihracat taşımalarında görülen yüzde 107’lik artışın toplam taşımalardaki artışta büyük etkisi oldu. 2007 yılında 256 bin 126 adet ihracat taşıması yapılan Irak’a 2011 sonunda 530 bin ihracat taşıması gerçekleştirildi. Bu artışta, Suriye’ye ve Suriye üzerinden taşıma yapan Türk nakliyecilerin, siyasi nedenlerle önlerine çıkarılan kısıtlamalar ve ülkedeki iç çatışmaların yarattığı güvenlik kaygıları nedeniyle Habur’a kaymasının da payı oldu.
 
Irak’ın yanı sıra son 4 yıllık süreçte istikrarlı artış gözlemlenen İran ve Suudi Arabistan’a ihraç taşımalarında da 2011 yılında artış yaşandı. Ancak Suriye güzergahındaki sorunların ve bölgedeki genel ‘Arap Baharı’ etkisinin getirdiği olumsuzluklar sonucunda Ürdün, Yemen, Umman, Sudan, Mısır, Lübnan, Libya, Katar, Fas ve BAE ‘ye yönelik ihracat taşımaları ciddi sekteye uğradı. Kuzey Afrika pazarının, mevcut güzergah elverişliliği ile Tunus haricinde önemli bir potansiyel sergilemediği görüldü.
 
Türkiye’den Rusya’ya yönelik ihraç taşımalarında ise yüzde 20, Kazakistan’a yönelik ihraç taşımalarında da yüzde 28 oranında artış görüldü, ancak geçiş belge kotasının bitmesi nedeniyle taşımalarda yaşanan aksaklık büyümenin önünü tıkadı.
 

İhraç taşımalarında yabancı taşıtların payı artıyor

Avrupa ülkelerine yapılan ihraç taşımaları sefer sayılarına bakıldığında ise göze çarpmayacak kadar küçük bir değişim görülüyor. 2010 yılındaki 313 bin 131 sefer sayısına karşılık 2011 yılında ise 314 bin 644 ihraç seferi yapıldı.

 
Toplam ithalat taşımaları ise geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre 14 bin 714 sefer ile yüzde 4.7 artış gösterdi ve bu taşımalardaki artışın tamamı Batı ülkelerinden gerçekleşti.

 
İhraç taşımalarında üzerinde durulması gereken en önemli konulardan biri de Türk taşımacılarının Avrupa ülkelerine yönelik taşımalarda giderek pazar kaybetmesi. Türkiye’den yapılan ihracatın yarısını oluşturan AB ülkelerine ihraç taşıma pazarının yüzde 33’ü halen yabancı taşımacılara ait.
 
Batı kapılarından 2011 yılında 163 bin 215 adet ihraç taşıma yapan yabancı taşıtların bayraklarına bakıldığında, 49 bin 666 taşıma ile Bulgaristan, 17 bin 232 taşıma ile Romanya taşıtları dikkat çekiyor.

 
Bu durum, Türk nakliyecilerine uygulanan geçiş belgesi kotalarının uluslararası taşıma performansına olumsuz etkisini de gösteriyor. 2009 yılında yaşanan ekonomik kriz öncesi 2002-2007 yıllarında Türkiye ihracatı yüzde 180 artarken, aynı yıllarda Türkiye’den AB ülkelerine yapılan ihracat yüzde 200 artış gösterdi. Buna karşın; kota uygulayan ülkelerin kotalara yaptıkları artış yüzde 46 oldu. Küresel krizin en sıkıntılı dönem olan 2009 yılında taşıma rakamlarının genel olarak azalması sonucunda kota yetersizliği sorunu yaşanmasa da krizin şiddetinin azalmasıyla yine ciddi bir sorun olarak taşımacıların karşısına çıktı. Başta İtalya, Almanya, Rusya gibi ülkelere yönelik ihracat artarken, tahsis edilen geçiş belgesi kotalarında paralel bir iyileşme gerçekleşmedi. Özellikle transit geçiş ülkeleri olan Bulgaristan ve Yunanistan’ın kotalar konusundaki yapıcı olmayan tutumu, ülkelerin korumacı kısıtlamalarla uyguladıkları kota sınırlarına çözüm getirilmemesi ile ihraç pazarında Türk nakliyecilerin daha fazla kan kaybedeceği sektör temsilcilerinin ortak görüşü.

 
İhraç taşıma pazarını tehdit eden bir başka ülke ise İran olarak görülüyor. 2010 yılında 21 bin 558 adet ihraç taşıma yapan İran taşıtları 2011 yılında yüzde 7 artış elde ederek bu sayıyı 25 bin 275 sefere çıkardı.
 

Batı çıkışlarında RO-RO tercih ediliyor
 
Yabancı araçların Türkiye’ye boş giriş yaparak yük alma oranında ise 2010 yılına göre, yüzde 13.8 artış gerçekleşirken, toplam 118 bin 650 yabancı araç Türkiye’ye boş giriş yaparak yük aldı. Boş giriş yapan araçlarda Bulgar ve İran araçlarının ağırlığı görülürken; Irak’taki yeni sektörel yapılanma sonucunda Türk araçlarına ciddi rakip olma potansiyeli sunan Irak araçlarındaki artış da dikkat çekici.

 
Kara sınır kapılarından gerçekleşen ihracat taşımalarında Türk nakliyecilerinin payı, genel taşımalardaki oranın da hayli altına düşerek yüzde 70’lerden yüzde 58’lere inerken, RO-RO ile gerçekleşen ihracat taşımalarında Türk araçlarının payı ise genel ortalamanın da üzerine çıkarak yüzde 92’den yüzde 93’e çıktı. Bu da Avrupa hattında yaşanan ciddi sıkıntıların, Türk nakliyecilerinin karadan Avrupa’ya çıkışları giderek daha az tercih eder hale geldiklerini gösteriyor. 
 
Yabancı nakliyecilerin ise kara sınır kapılarındaki pazar payları yüzde 30 seviyesinden yüzde 40’lara çıkarken, RO-RO taşımalarında pazar payları yüzde 8’den yüzde 7’ye düştü.
 

Transit taşımalar yüzde 5 arttı

 
Türkiye’nin lojistik gelişimi ve yük hareketinin artması açısından önemli olan taşımalardan biri de transit taşımalar. Türkiye üzerinden geçen taşımalarda 2011 yılında yüzde 5 oranında artış yaşandı ve toplamda 85 bin 867 sefer gerçekleştirildi. Ancak transit taşımalarda Türk taşıtlarının payı yüzde 42’den yüzde 40’a geriledi. Taşımaların yüzde 60’ı yabancı araçlar tarafından gerçekleştirildi. 
 
Transit taşımaların çoğunluğunun yabancı ülke araçları tarafından gerçekleştirildiği göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye’nin, uluslararası bir transit güzergahı olarak tercih edilirliğinin de giderek arttığının göstergesi olduğu söylenebilir.

 
2012 yılında yüzde 10 civarında büyüme bekleniyor
 
 
İyisi ve kötüsü ile 2011 yılı taşımacılık ve lojistik sektörü için geride kalırken 2012 yılı için beklentiler sektörün yüzde 10 civarında büyüyeceği yönünde.

 
Tabi ki sektörü bekleyen zorluklar da yok değil. Ekonomik sıkıntılar ve krizlerle boğuşan Avrupa bir tarafta dururken, alternatif pazar olarak düşünülen Ortadoğu’da ise yaşanan siyasi karışıklıklar belirsizlik yaratıyor.

 
Sektörün artan maliyetleri, Rusya başta olmak üzere taşımaların yoğun olduğu bazı ülkelerin rekabet kaygılarıyla Türk nakliyecilerine uyguladıkları kısıtlamaları arttırmaları ve güzergah alternatifleri sunmaması gibi sorunlar da 2012 yılı için sektörü etkileyecek önemli faktörler olarak sıralanabilir.

 
Bu olumsuzluklara rağmen, 2011 yılı rakamsal verilerine bakıldığında sektörde yatırımların hız kazandığı da dikkat çekiyor. Aynı yükseliş trendinin sürmesi halinde uluslararası eşya taşımacılığı filosunda yüzde 3, firma sayısında yaklaşık yüzde 8 artış ve uluslararası taşıma performansında da yüzde 10 civarında artış olması bekleniyor. Ancak 2011 yılında olduğu gibi pazar oyuncularının ve rekabetin yoğunlaşması nedeniyle ciro artışının sınırlı olacağı tahmin ediliyor.

 
Transit taşımalarda da yüzde 10 civarında artış beklentisi var. Potansiyel değeri 250 milyar dolar olarak tahmin edilen lojistik sektörüne yabancı ilgisinin artması ve sektöre 2012’de de yabancı oyuncuların girmeye devam edeceği, beklentiler arasında yer alıyor.
 
 
Kaynak:Kargo Haber